TARAMAYI in English translation

scan
taraması
tomografisi
bir tarama
tarama yap
combing
tarak
taramak
tarayın
tarakla
the sweep
süpürmeye
taramayı
temizliği
canvassing
soruşturma
taramadan
araştır
gözden
bir tuvalde
kanvasının
incelememiz
scanning
taraması
tomografisi
bir tarama
tarama yap
scans
taraması
tomografisi
bir tarama
tarama yap
to brush
fırçalamaya
taramayı
fırçası
sürtünmeyi
screening
film
sinema
gösterim
taraması
görüntüleme
izleme
bir tarama

Examples of using Taramayı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Uzun menzilli taramayı başlatın.
Begin long-range scans.
Taramayı devam ettirmek için yörüngede 72 saat daha kalacaksınız.
To continue scanning. You will remain in orbit another 72 hours.
Yüksek frekans kafa bölgesinde olası taramayı yapar.
HF scans in the head area possible.
Taramayı devam ettirmek için yörüngede 72 saat daha kalacaksınız.
You will remain in orbit another 72 hours to continue scanning.
Bilgisayar, ışınlayıcı sarkaçı için sürekli taramayı başlat.
Computer, initiate continuous scans for the transporter oscillator.
Nötrino dalgalanmalarını taramayı nasıl düşündün? Aferin?
Well done. How did you think of scanning for neutrino fluctuations?
Taramayı bitirdin mi?
Finished scanning already?
Askeri frekansların alt ucunu taramayı dene.
Try scanning the low end of the military frequencies.
Bir ara verebilirsin, taramayı bir süreliğine devralacağım.
You can catch a break, I'm gonna take over scanning for a while.
Bir ara verebilirsin, taramayı bir süreliğine devralacağım.
I'm gonna take over scanning for a while. Well, you can catch a break.
Bir şey yok. Acil frekansı taramayı dene.
Try scanning the emergency frequencies. Nothing.
Bir şey yok. Acil frekansı taramayı dene.
Nothing. Try scanning the emergency frequencies.
Yarbay Stamets, Melekin kostümünü taramayı bitirdi.
Commander Stamets finished scanning the Angel's exoskeleton.
Gemiye aktar ve taramayı başlat.
Transmit and begin scanning.
Taramayı deneyebiliriz ama muhtemelen fark edilmeyecek kadar hızlıydı.
We could try a canvass, but my guess is he was probably too quick to be spotted.
Saçını bile taramayı bilmiyor.
She can't even comb her hair.
Taramayı geçecek bir tane yapabilirim.
I can make one that will pass a scan.
Bob taramayı reddedecek cinsten bir adam mı?
Is Bob the kind of guy to refuse a scan?
Doktor taramayı bitirdi ve bize böbreklerinin olmadığını söyledi.
She did the scan and told us there was no kidneys.
Taramayı E-bandına daraltırsak, bir yön vektörü hesaplayabiliriz.
If we narrow the scan to E-band, we might be able to calculate a directional vector.
Results: 194, Time: 0.04

Top dictionary queries

Turkish - English