TARZA in English translation

style
stil
tarz
moda
biçim
usulü
sitili
in the manner
şekilde
tarza
bir davranışı biçimi
the way
böyle
öyle
way
yolu
şekilde
yol
şekli
tarzını
aradan
dönerken

Examples of using Tarza in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
yenilikleri müzik ile tarza göre uyguladığını söyledi.
and applying them to her style of music.
art deco tarza sahip olan Willy Pogany( 1929) diğer kayda değer illüstratörler arasındadır.
Harry Furniss(1926); and Willy Pogany(1929), who featured an Art Deco style.
Dünya dışı varlıklar yaşam tarzımız için gerçek bir tehdit unsuru Jack.
Extra-terrestrial beings are a real threat to our way of life, Jack.
Lee, bu tarz başlayan cümleleerden pek hoşlanmam bilirsin.
Lee, you know I don't like sentences that start that way.
Bu oyunu ya onun tarzıyla oynarsın ya da hiç oynamazsın.
You play the game his way, or you don't play it at all.
İsimlerimiz, bakış tarzımız, davranışlarımız ve konuşmamız da.
Our names, the way we look, how we act and speak.
Yaşam tarzımız özgürlük ve güzellik olmalıdır… Ama biz yolumuzu kaybettik.
The way of life can be free and beautiful but we have lost the way..
Empresyonist tarzda boyanmış balerinler.
It's ballerinas, painted in the style of the impressionists.
Tom Marynin davranma tarzından mutlu değildi gibi görünüyordu.
Tom looked like he wasn't happy with the way Mary was behaving.
Benim bu tarz şeylerle senden daha çok deneyimim var bi kere.
I have way more experience with this stuff than you do.
Onun iş yürütme tarzına müdahale ettiğin için yapıyor bunu.
It's because you're meddling with the way he runs his business.
Kendi züppe ve düşüncesiz tarzıyla gerçekten yardım etmek istiyor.
He really does want to help in his own snobbish, thoughtless way.
Hayatını kendi tarzına göre yaşa, diğerlerinin talimatlarına göre değil.
Live your life your way, not according to the instructions of others.
Ve işte kendi tarzıyla Liedholm ve Axbomu geçiyor.
And here he goes, spinning his way through liedholm and axbom.
Bana kendi sapkın tarzıyla, onu sevdiğini açıkladı.
He explained to me, in his own twisted way, that he loves her.
Hunt işi kendi tarzında yapar ve insanlar incinir ya da öldürülür.
Hunt does things his way and people get hurt. Or killed.
Çocukların Downtonda yaşayış tarzına alıştım ama yine
I'm used to the way the children live at Downton,
Tom yaptığı tarz Maryyi incittiği için kendini asla affetmedi.
Tom never forgave himself for hurting Mary the way he did.
Belki de coşkulu ve ısrarcı tarzına yaklaşmak için zamana ihtiyacı vardır.
Enthusiastic, persistent style. Maybe she needs time to come around to your.
Yaşam tarzımız özgürlük ve güzellik olmalıdır.
The way of life can be free and beautiful but we have lost the way..
Results: 42, Time: 0.0343

Top dictionary queries

Turkish - English