Examples of using Trombon in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bu arada, o trombon değildi.
Ama sizin küçük trombon.
Bakır sazlardan oluşan kısım ise kendi için ikiye ayrılırdı: Trompet ve trombon grubu.
Davul mu?- Trombon bile var?
Davul mu?- Trombon bile var.
Ben tormbon çalıyordum… Birinci trombon.
Bunu viyolin da yapabilir… veya trombon da.
Hatırladığım tek şey… Trombon tarafından saldırıya uğradığım.
Yüzmeyi, djlik yapmayı, trombon çalmayı severim.
Elveda duvar çukuru… Lilyyi trombon dehası sanmamıza tanıklık etmiştin.
Elveda duvar çukuru… Lilyyi trombon dehası sanmamıza tanıklık etmiştin.
Bu arada, o trombon değildi.
Bir gitar ya da trombon.
Orange Lodge Grubunda trombon çalıyor.
Bay Galbraith onun yerine geçip trampet çaldı, trombon değil.
Garaj satışındaydın ve şu broşürü buldum Trombon Hırsızı 3te kahyayı oynayacak birini lazımmış.
Beş yaşındayken hayatını Filarmonide trombon çalarak geçirmeyi isteyen bu adam kim?
Trombon, trompet ve kontrbas harikaydı. Hakkında endişelendiğim keman, obua.
En az göze çarpanlar başlayalım bu köşede duran kuklam benim trombon çalışımı dinliyor, ama.
dört karpuz su kayağı, trombon ve şekerleme getirirsen sana yardım edebilirim.