Examples of using Uçurtma in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Uçurtma gibi uçuyorsun.
Sen uçurtma uzmanısındır, Charlie Brown.
Açık mavi uçurtma şeklinde bir battaniye kaybolmuştur.
Bana'' uçurtma'' derdi.
Patrickin kaplumbağasına uçurtma bağlayan da Joeydu.
Temizledikten sonra bile uçurtma resimlerinden hâlâ görünebiliyordu.
Ama sonra, uçurtma gibi de havalardaydım.
Uçurtma görüyorum.
Uçurtma posta adresi ile dolaşır mı?
Uçurtma kadar yükseksin!
Uçurtma ile gönderilen hiçbir şey istek değildir.
Ama uçurtma uçurmak istiyordum!
Birkaç köylü toplayıp, uçurtma niyetine uçurmak ister misin?
Çünkü uçurtma takımının kaptanıyım.
Uçurtma kadar yükseldin demektir.
Uçurtma gibi uçmuş.
Mesela, geçen kış uçurtma sörfüne başladım, böyle yeni şeyler.
Uçurtma hakkında çok şey biliyorsun.
İlk uçurtma tararımını 1972de tasarladı.
Fırtınada uçurtma uçururken çarpılan adam değil miydi o? Benjamin Franklin.