Examples of using Uçurtmaya in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Uçurtmaya bak.
Walter, uçurtmaya baksana.
Jack, bak. Uçurtmaya bak.
Bana bak. Uçurtmaya bak.
Jack, gel buraya. Uçurtmaya bak.
Tom ipi uçurtmaya bağladı.
Şuradaki mi? Uçurtmaya benziyor.
Şuradaki mi? Uçurtmaya benziyor.
Yeni saç şeklin uçurtmaya benziyor demişler!
Balona ve uçurtmaya bağlanmış küçük bir kamera sayesinde uzaydakilerden daha iyi çözünürlükte fotoğraflar çekebileceklerdi.
Mucit ve MacArthur üyesi Saul Griffith labratuvarındaki bazı yenilikçi fikirleri paylaşıyor--'' akıllı halat'' tan, büyük yükleri çekmek için ev büyüklüğündeki uçurtmaya kadar.
Haziran 1752de fırtınalı bir günde, uçurtma ipine bağladığı metal bir anahtarla deney yaptı ve uçurtmaya yıldırım düşmesini umdu.
Çocuk uçurtmaya ulaşmaya çalışır ayağı pencereye takılıp düşer tenteden seker,
Toplu Jerry uçurtmasını babası nasıla çaktı.
İşte senin uçurtman, bak.
Uçurtmanı çevirmen lazım.
Wimpy nin keten uçurtması nasıl, beğendiniz mi Amiral?
Amir, o mavi uçurtmanın peşinden senin için koşacağım.
Uçurtmanın yanan ipini tuttum.
Bu uçurtmayı havaya kaldırmalıyız.