Examples of using Vurmakla in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Yaptığın neredeyse onu vurmakla aynıydı.
Bana vurmayın. Vurmakla olmuyor Josh.
Dün gece Best-Of kulübündeyken… Castellaneden bir adam Charlyi vurmakla övünüyordu.
kalkış yapan uçakları vurmakla tehdit ettiğini doğruladı.
o sırada üvey babam evin bir köşesinde elinde silah evdeki herkesi vurmakla tehdit ediyormuş.
Tamam ama önceki hâliniz de… sizinle İletişim kurarsa onu vurmakla tehdit etmiş.
suratının tam ortasından onu vurmakla tehdit etmiş.
Sonra da eline pompalıyı alıp üst kata çıkmış… ve suratının tam ortasından onu vurmakla tehdit etmiş.
Troyu bu geceki maçta vurmakla tehdit etti.
Tamam ama önceki hâliniz de… sizinle İletişim kurarsa onu vurmakla tehdit etmiş.
bütün parasını devretmediği sürece onu vurmakla tehdit etti.
Onu vurmakla veya bıçaklamakla aynı kefede
Ben kanı çamur gibi yapışkan şeytani iblisleri vurmakla lanetlenmiş 27 yaşında bir kadınım
Federal bir ajanı vurmakla olan bağını anlayabilirsek onu çok uzun süre için tutuklayabiliriz.
Diyelim susmazsan sana vurmakla tehdit ettim ama sen konuşmaya devam ettin.
Siz kuş vurmakla uğraşırken, biz burada ormanın içinde savaşıyoruz.
Bir hayvanı vurmakla bir… çok fark vardır, evlat. insanı vurmak arasında.
Bir hayvani vurmakla bir insani vurmak arasinda… çok fark vardir, evlat.
Bir tüfekle yer sincabı vurmakla, öfkeli bir eski denizcinin hamile kadınları vurması aynı şey değil.
Bir tüfekle yer sincabı vurmakla, öfkeli bir eski denizcinin hamile kadınları vurması aynı şey değil.