Examples of using Vurulmak in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Vurulmak istiyorsan seni ben vurabilirim.- Ne var, ne?
Sen, uh, orada vurulmak?
Vurulmak istiyorsan seni ben vurabilirim.- Ne var, ne?
Komik değil zaten, vurulmak istemiyorum.
Kafasından vurulmak isteyen varsa kuliste olacağım.
Sen, uh, orada vurulmak?
Kafadan vurulmak, boğulmak, zehirlenmek.
Vurulmak acı verici değil mi?
Sen şanslısın vurulmak alamadım.
Şüpheyi üzerinden çekmek için soygun sırasında vurulmak iyi fikirdi.
Şüpheyi üzerinden çekmek için soygun sırasında vurulmak iyi fikirdi.
New York Polis Departmanının bir üyesi tarafından, kalbinden vurulmak.
Yüzbaşı… Çocuklar bu aşıları neden vurulmak zorunda olduklarını merak ediyorlar.
Vurulmak Levi için büyük değişimdi.
Onun tek işinin kafadan vurulmak olduğunu hatırlatabilir miyim?
Tamam… Başka vurulmak isteyen var mı?
Ben futbol oynamak istiyordum, vurulmak değil.
Selam.- Vurulmak nasıl bir hismiş?- Selam.
Tamam… Başka vurulmak isteyen var mı?
Vurulmak üzereydi ve Durruti onu kurtardı.