Examples of using Yıkamaya in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Kıyafetleri yıkamaya götürülmüş o yüzden çamaşırhaneye baktım.
Kamyoneti yıkamaya yani.
Ellerimi yıkamaya gidiyorum.
Yıkamaya çalıştım ama, lekelerin bazıları kalıcıydı.
Temizlik hastasısınız, el yıkamaya ve el dokunmamaya saplantınız var.
Biri yıkamaya çalışmış ama anlarsın ya.
Çalışanlarımdan biri yıkamaya götürmüş olmalı.
Ama ne zaman onu yıkamaya çalışsam, kürkü dilime yapışırdı.
Sonra bulaşıkları yıkamaya, sonra da masaları temizlemeye başladı.
Elimi yüzümü yıkamaya bile vakit bulamıyorum.
Ellerimi yıkamaya gideceğim.
Çünkü o havada arabasını yıkamaya kim gider ki!
Adam, araç yıkamaya girmeden önce arabada olmalı.
Ellerimi yıkamaya gidiyorum yukarıya.
Çamaşır yıkamaya ırmağa gidiyorum.
Sen yıkamaya geçebilir misin?
Bunları yıkamaya atacağım.
Marjie gömleğimi yıkamaya söz verdi.
Ellerimi yıkamaya devam edemem.
Ben ellerimi yıkamaya gidiyorum.- On dakika.