YIKAMAYA in English translation

wash
yıkamak
çamaşır
yıkan
temizlen
temizle
washing
yıkamak
çamaşır
yıkan
temizlen
temizle
washed
yıkamak
çamaşır
yıkan
temizlen
temizle
to bathe
yıkanmak
banyo yapmayı
banyo
yıkamak için

Examples of using Yıkamaya in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Kıyafetleri yıkamaya götürülmüş o yüzden çamaşırhaneye baktım.
His clothes had been taken for washing, so I tracked'em down in the laundry.
Kamyoneti yıkamaya yani.
With the washing the truck, I mean.
Ellerimi yıkamaya gidiyorum.
I will go wash my hands.
Yıkamaya çalıştım ama, lekelerin bazıları kalıcıydı.
I tried to wash it, but some of the stains seemed pretty permanent.
Temizlik hastasısınız, el yıkamaya ve el dokunmamaya saplantınız var.
You are a germaphobe, an obsessive hand washer and hand wrangler.
Biri yıkamaya çalışmış ama anlarsın ya.
Somebody tried to wash it off, but, well, you know.
Çalışanlarımdan biri yıkamaya götürmüş olmalı.
Must have taken it around back to get it washed.
Ama ne zaman onu yıkamaya çalışsam, kürkü dilime yapışırdı.
But every time I tried to give him a bath, the fur stuck to my tongue.
Sonra bulaşıkları yıkamaya, sonra da masaları temizlemeye başladı.
Then eventually he's washing dishes. Then eventually he's like cleaning tables.
Elimi yüzümü yıkamaya bile vakit bulamıyorum.
I don't even have time to wash my face.
Ellerimi yıkamaya gideceğim.
I will go wash my hands.
Çünkü o havada arabasını yıkamaya kim gider ki!
Because who's gonna wash their car when it's raining?
Adam, araç yıkamaya girmeden önce arabada olmalı.
He had to be in the car before it went through the wash.
Ellerimi yıkamaya gidiyorum yukarıya.
Just going upstairs to wash my hands.
Çamaşır yıkamaya ırmağa gidiyorum.
I will go to the river to rinse the laundry.
Sen yıkamaya geçebilir misin?
You can skip the washing?
Bunları yıkamaya atacağım.
I will get these in the wash.
Marjie gömleğimi yıkamaya söz verdi.
Marjie promised to scrub out a shirt for me.
Ellerimi yıkamaya devam edemem.
I can't keep washing my hands.
Ben ellerimi yıkamaya gidiyorum.- On dakika.
I'm washing my hands. I need ten minutes alone.
Results: 238, Time: 0.0333

Top dictionary queries

Turkish - English