Examples of using Yılanını in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Sineğin yılandan korkması gerektiğini bilmiyor musun?
Yılanım var. Yarıdan kesip sırtına deniz kabuğu koyarım.
Ama şimdi sadece yılandan başka bir şey değilsin.
Rüyalarımda peltek yılanlar benimle konuşuyorlar.
Yılanla konuşan adam yok ya da suları ikiye ayıran artık yok.
Bu arada kayıtlara geçsin, yılanla tavşan, cidden birbiriyle iyi gidiyor.
Yılanım Zoe bugün öldü.
Ölümcül yılanlar listesinde ikinci, Taipanın içinden.
Bugün Yılanla Şahin arasındaki savaşın bittiği gün olacak.
Başınızı yılandan ısırın.
Yılanla oynaşıp durursan eninde sonunda ısırılırsın.
Yılanlar gibi. Ben de bu çukura atılmıştım.
Eskiden kocaman yılanım vardı. Doğru.
Bu, yılanlı kâbusları açıklıyor.
Gördüğünüz bu yılanlar… Siyam kobrası.
Ya da benim yılanım için firavun faresi.
Bir kadının yılanla oynaşmasını izlemekte bir şeyler var.
Sen olmasan o yılanlar… az kalsın beni ısıracaklardı.
Böylece'' Yılanlı Çılgın Adam'' ya da.
Büyük, yaşlı yılanını bulduk.