YAKIŞIKLISIN in English translation

handsome
yakışıklı
güzel
good-looking
yakışıklı
güzel
iyi görünümlü
iyi görünüşlü
hoş görünümlü
good looking
iyi bir görünüm
iyi bir görüntü
iyi bir göz
iyi bir bakış
iyice bir bakayım
iyice bakmıştım
iyi bakın
bakış attıktan sonra direk pes edecekler suçlular kaslarıma iyi
iyice bir bakalım
güzel görünüyorsun
cute
tatlı
şirin
sevimli
hoş
güzel
şeker
yakışıklı
hoştu
charming
cazibe
tılsım
çekici
büyüsü
muskası
büyüle
muska
good looks
iyi bir görünüm
iyi bir görüntü
iyi bir göz
iyi bir bakış
iyice bir bakayım
iyice bakmıştım
iyi bakın
bakış attıktan sonra direk pes edecekler suçlular kaslarıma iyi
iyice bir bakalım
güzel görünüyorsun
are a great-looking guy

Examples of using Yakışıklısın in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Çok cesursun! Ve çok da yakışıklısın.
You are. And you're really cute.
Yani neredeyse… fazla yakışıklısın.
Too good looking. I mean almost.
Sen haklıymışsın, fikirlerin kusursuz, yakışıklısın ve aletin kocaman.
Good looks, and massive cock. You were right after all, with your impeccable judgment.
Vay be. Yakışıklısın ama aptalsın.
You cute, but you dumb. Wow.
Hayır, çünkü boylu poslu zengin ve yakışıklısın.
No, it's because you're tall, rich, and good-looking.
Belki bir daha görüşemeyiz ama çok yakışıklısın.
You're very good looking.
Sen haklıymışsın, fikirlerin kusursuz, yakışıklısın ve aletin kocaman.
You were right after all, with your impeccable judgment, good looks, and massive cock.
Bence sen de çok yakışıklısın.
I think you're cute too.
Belki bir daha görüşemeyiz ama çok yakışıklısın.
I might never see you again, but you're very good-looking.
Evet, evet… Çok yakışıklısın.
Yes, yes… very good-looking.
Seni bir daha asla göremeyebilirim ama çok yakışıklısın. Çok yakışıklısın.
I might never see you again, but you're very good-looking. Very good-looking.
Yakışıklı olan sensin. Yakışıklısın. Teşekkürler.
Thank you. You, you're the cute one.
Uzak bir diyarın prensi olmalısın. Çok yakışıklısın!
You must be the prince of some country. You're so good-looking.
Yakışıklı olan sensin. Yakışıklısın. Teşekkürler.
You, you're the cute one.- Thank you.
Vay canına. Çok yakışıklısın.
Wow. You're very good-looking.
Yakışıklı olan sensin. Yakışıklısın. Teşekkürler.
Thank you, but you… you're the cute one.
Fakat internetten kadın arıyor. Yatırımcısın, yakışıklısın.
You're an investment banker, good-looking, but you find women online.
Yakışıklı olan sensin. Yakışıklısın. Teşekkürler.
You, you're the cute one. Oh, thank you.
Zekisin ve yakışıklısın.
You're smart and good-looking.
Richie, bu iş kolu için fazla yakışıklısın.
Richie, you were just a little too good-looking for this racket.
Results: 628, Time: 0.0367

Top dictionary queries

Turkish - English