YASTIKTA in English translation

on the pillow
yastıkta
yastığın üstündeyim
yastığın üzerinde
yastığın üzerine
yastığın üzerindeki
yastıklar
on a cushion
yastıkta
yastlkta

Examples of using Yastıkta in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Arkadan mı istiyorsun… sen dizlerinin üstünde, benim suratım yastıkta?
On your knees, my face in the pillow? Do you want it from behind?
Yatak örtüsünde saç folikülleri… yastıkta ölü deri hücreleri,
Dead skin cells on the pillow, Hair follicles on the bedspread,
Lordlarım leydilerim ve yastıkta oturmayan diğer herkes. Bugün eşit olacaksınız.
My lords my ladies and everybody else here not sitting on a cushion today you find yourselves equals.
Yatakta çırılçıplak yatmış, yastıkta Zaharanın mektubu ile.
naked on the bed, with Zahara's letter on the pillow.
Senden önce kalktığımda, Ve sen Ve sen yüzünü bana dönünce, Yüzün Yüzün yastıkta ve saçların da dağınıkken.
When I wake up earlier than you, and you are turned to face me, face on the pillow and hair spread around.
Yastıkta gözyaşları, basamakta yağmur damlaları,
Teardrops on a pillow, raindrops on a step stone,
Ve bir annenin hırkası… Yastıkta gözyaşları, basamakta yağmur damlaları,
Teardrops on a pillow, raindrops on a step stone,
Ve bir annenin hırkası… Yastıkta gözyaşları, basamakta yağmur damlaları, pencereye düşer yağmur bütün gece.
And a mother's jacket… over the window, rain falls all night, Teardrops on a pillow, raindrops on a step stone.
Tahmin ediyorum ki etrafımdaki yastıkta birkaç milyon tane vardır.
so I guess this one cushion around me contains several million.
benim suratım yastıkta? Ben üstte?
Nmy face in the pillow? Me on top?
Yastığa vur.
Just hit the pillow.
Çok korktu ve yastığını ısırarak paramparça etti.
He was so scared that he chewed his pillow to bits. To bits.
Şu yastığa baksanıza.
Take a look at this pillow.
O yastığa da bağlı değilsin.
Or to that pillow for that matter.
Yastığımı tutmuştum fakat o.
I grabbed a pillow, but it was.
Sana, yastığa salya akıtan Jimmy diyeceğim.
And I'm gonna call you Jimmy, pillow drooler.
Yastığımın durumu ne olacak?
What are we gonna do about the pillow situation?
Bu gece Irenein yastığına çiçeği bırakan Isaacti.
Isaac was the one who left the flower on Irene's pillow tonight.
Senin yastığını kabartabilip kabartamayacağımı görelim.
Let's see if I can't fluff up your pillow.
Aramıza yastıktan bir duvar öreceğim.
I will build a pillow wall between us.
Results: 47, Time: 0.0286

Top dictionary queries

Turkish - English