Примери за използване на Kızar на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Acaba şey… Çalışmaya devam etsem kızar mısın?
Kızar, sürtük, kızar!
Bay Hankey bunu öğrenirse çok kızar!
Geç kalırsam patron kızar.
Fauji çok kızar.
bama gerçekten çok kızar.
Fransadaki bir otlağa kızar mı demek istiyorsun?
Babam kızar.
Bir çocuğum olsa kızar mıydın?
Şey, bu gece eve gitsem kızar mısın?
Billy kızar ve ona vurur.
Autumn seni görürse çok kızar.
Eğer hapse düşersen baban çok kızar.
Yo, yo, yo-- sonra dondurma almayacağımızı öğrenince bize çok kızar.
Sonra, çocuklar yeterince büyük olmadıkları için kızar, onlar büyüyünce daha mutlu olacağımıza inanırız.
Sigorta şirketleri ödeme yapmayınca jüriler çok kızar. Özellikle de ülkesine hizmet ederken
Corinthin kralı Creon böylece ona sürgün edildiğini söyler ve o da çok kızar.
Grup seks yapmayacak olsaydık şu an sana çok kızardım.
Ben olsam kızardım.
Ben çizburger ve kızarmış patates severim. Oysa gösterişli şeylerden hoşlanır.