Примери за използване на Konuşmayan на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Benimle konuşmayan herkesle alay edeceğim.
Dün gece konuşmayan biri beni üç kez aradı.
Şu büyük adam var ya güçlü olan, çok fazla… konuşmayan?
Hani fazla konuşmayan?
Hiçkimse. Sadece Peggy ve uşağı Levon hani şu konuşmayan.
Yani kötü, konuşmayan kemirgenler gelir.
Ölü bir adam, konuşmayan.
Seksi bir hemşire gönüllü hasta bakıcı İngilizce konuşmayan herhangi biri.
Eve döndüğümde, asla konuşmayan ve beni hayvan gibi seven geri kalan günlerimi onun yatağında geçireceğim bir kadın bulmayı diliyorum.
Bir asansörde, sürekli gülümseyip, hiç konuşmayan bir yabancı ve ve aramızda neler olduğunu bilmeyen biriyle kapalı kaldım.
Bunları içkiyle karıştır ve on yıldır birbiriyle konuşmayan iki kardeş ortaya çıksın.
Deniz kıyısında yaşayıp kimseyle konuşmayan çünkü hayattaki tek gerçek aşkı gemisi batınca dalgalarda kaybolmuş
Gelin bir düşünün, Büyücünün çırağı ufak tefek, hiç konuşmayan ve her şeyi birbirine karıştıran biridir.
baya güzel olmuş, o zamanlar birbiriyle konuşmayan dört adama göre.
O'', kendisiyle asla konuşmayan bu kadının önünde soyunmaya hiç alışamamıştı.
İngilizce konuşmayan bir Salvadorlu mülteci kız var,
O hep sınıfın en arkasında oturan ve hiç konuşmayan kız değil mi?
hani onunla hiç konuşmayan?
Ona gerçeği söyle ki hayatına devam etsin ve ilkokuldaki çocuklara cinsel sapıkları anlatmak için getirdikleri garip kuklalar gibi konuşmayan başka biriyle çıkar belki.
üstelik benim polisim ve konuşmayan bir görgü tanığım var.