EIN ALLIGATOR - Turkce'ya çeviri

bir timsah
krokodil
alligator

Ein alligator Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Ein Alligator kann eine Autotür abreißen? Ja?
Timsah arabanın kapısını parçalayabilir mi?
Es war wohl ein Alligator.
Timsah yapmış olabilir dediler.
Ich bin ein Alligator jagender Hurensohn!
Dünyadaki en iyi timsah avcısı benim!
Das ist ein Alligator.
Bu bir tür tümsah.
Ich hoffe, ein Alligator greift dich an.
Umarım tam beyin anevrizması geçirirken sana timsah saldırır.
Klar. Ich hab ja auch nicht gesagt, ein Alligator wär mir ausm Arsch gekrochen.
Tabi ki doğal, kıçımdan timsah çıktı demedim ki.
Ein Alligator! Hat Marcus dich gebissen?
Marcus ısırdı mı seni?- Timsah ya!
Er sagt:"Heute bin ich ein Alligator.
Sonra dedi ki bugün timsahım.
Ein Alligator im Garten.
Bahçeye giren timsah.
Wie ein Messer, eine Harpune oder ein Alligator.
Kasap bıçağı gibi ya da zıpkın… ya da timsah.
Grinst wie ein Kind und beißt wie ein Alligator.
Bebek gibi sırıtır… ama timsah gibi ısırır.
ein Nicht-Säugetier, wie ein Reptil, ich sage also, ein Alligator, wir haben einen Alligator..
diyelim---- Bir timsah, diyelim; elimizde bir timsah var.
Aber jetzt haben wir mehr Beweise als ein Alligator mit vollem Bauch neben einem leeren Krebseimer.
Ama şimdi, boş bir kerevit kovasının yanında tam bir göbeği olan bir timsahtan daha fazla kanıtımız var.
Ich glaube nicht, dass er es mir gegeben hätte, wenn ich Haare wie Stroh und kurze Beine wie ein Alligator hätte.
Talaş gibi saçlarım ve timsah gibi kısa bacaklarım olsaydı bu parayı vermezdi herhalde.
Ich zeige dir alles, was geht, was nicht, Essen, Trinken, wo ein Alligator womöglich deinen Computer frisst.
Ben sana, gezilip görülecek yerleri yemek yiyip, bir şeyler içebileceğin yerleri ve timsahların muhtemelen bilgisayarlarını yiyebileceği yerleri göstereceğim.
Wenn er neben einen Alligator fällt und der schnappt zu.
Bir timsah yanına düşer ve hayvan onu yakalarsa.
Sie gab Ihnen einen Alligator mit Sonnenbrille.
Size bir timsah ve güneş gözlüğü verdi.
Auf der Straße eine Katze fressen? Wo sonst sieht man einen Alligator.
Başka nerede bir timsahın yola fırlayıp bir kediyi yediğini görebilirim ki?
Phil war auch überzeugt, einen Alligator im See gesehen zu haben.
Phil gölde koca bir timsah gördüğünden de emindi.
Cliff hat einem Alligator eine Uhr geklaut.
Cliff gidip bir timsahtan saat çaldı.
Sonuçlar: 49, Zaman: 0.0221

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce