ENKELN - Turkce'ya çeviri

torunlarına
enkel
enkelkinder
tors
enkelsohn
torunları
enkel
enkelkinder
tors
enkelsohn
torunlara
enkel
enkelkinder
tors
enkelsohn
torunlarınıza
enkel
enkelkinder
tors
enkelsohn

Enkeln Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Das könnte die große Romanze sein, die du deinen Enkeln erzählst.
Bu torunlarına anlatabileceğin romantik bir hikaye olabilir.
Teil: Die Geschichte irgendwann den Enkeln erzählen.
Malkara Hayatı Bölüm 1: Torunlara Anlatılacak Hikâye.
Lächeln, Leute. Braut und Bräutigam zeigen das später den Enkeln.
Gelin ve damat bunu torunlarına gösterecek. Gülümseyin.
Ich glaube, sie wollen es den Enkeln vermachen.
Sanırım onu bütün torunlarına bırakmayı düşünüyorlar.
Heute eröffnen unsere Krieger Restaurants und servieren den Enkeln von Männern, die ich in der Schlacht getötet habe, racht.
Şimdi savaşçılarımız restoran açarak savaşta boğazlarını kestiğim kişilerin torunlarına'' ract'' servisi yapıyorlar.
Die Täter von einst lebten nicht mehr; ihren Kindern und Enkeln sei die Schuld nicht anzulasten.
O dönemin failleri artık yaşamıyor ve onların çocuklarına, torunlarına bu suç yüklenemez.
nur dem Besitzer selbst, sondern auch seinen Enkeln.
aynı zamanda torunlarına da hizmet edecektir.
Er sagte:"Oma erzählt allen Enkeln, dass sie was Besonderes sind.
Dedim.'' Ninem bütün torunlarına özel olduklarını söyler.
Er will wieder nach Göteborg ziehen, näher zu den Kindern und Enkeln.
Göteborga taşınıp çocuklarına ve torunlarına yakın olmak istiyor.
Los, macht es. Ihr seid vor euren Enkeln.
Hadi torunlarının önündesin.
Standen Sie seinen Enkeln sehr nahe.
Torunuyla çok yakın olduğunuzu biliyorum.
Mit uns und all den Enkeln.
Biz ve torunlar da olacaktık.
Wie man hört, standen Sie seinen Enkeln sehr nahe.
Anladığım kadarıyla torunlarıyla çok yakınmışsınız.
Deinen Kindern und Enkeln zuliebe. Ich finde, du solltest damit aufhören.
Çocuklarının ve torununun hatırına… bundan vazgeçmelisin. Bırakalım yapsın.
Diese Woche sollte uns und unseren Enkeln gehören.
Bu hafta biz ve torunlarımızla ilgili olmalıydı… seninle değil.
Und über die Welt zu reden, die wir unseren Enkeln hinterlassen wollen!
Ve torunlarımıza nasıl bir dünya bırakacağımızla ilgili konuşacağız!
Sie können nach Hause gehen, ihr Leben leben… und sich an Söhnen und Enkeln erfreuen.
Çocuklarınla ve torunlarınla tadını çıkararak yaşayabilirsin. Evine gidebilir, hayatını yaşayabilir.
Das Aufwachsen in den 1960er Jahren war eine ganz andere Angelegenheit als heute bei Kindern und Enkeln.
Larda büyümek, çocukların ve torunların bugün yaşadığı şeyle çok farklı bir ilişki oldu.
Meine Enkeln fing EBENSO an.
Benden sonra torunum da başladı.
Was geben wir unseren Enkeln ab?
Biz torunlarımıza ne vereceğiz?
Sonuçlar: 97, Zaman: 0.0304

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce