KOEXISTIEREN - Turkce'ya çeviri

bir arada
irgendwann
pause
an
unterbrechung
gelegentlich mal
eine auszeit
ruf
birlikte var
koexistieren
nebeneinander existieren

Koexistieren Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Ich werde darüber sprechen, wie KI und die Menschheit koexistieren können. Doch zuerst müssen wir unsere menschlichen Werte überdenken.
Bugün yapay zekâ ve insanoğlunun nasıl birlikte var olabileceğinden konuşacağım ama öncelikle insani değerlerimiz hakkında yeniden düşünmeliyiz.
Wenn ein Geist die Veranlagung hat, mit der Magie einer anderen Spezies koexistieren zu können, kann er im Grunde jede Art von Dämon werden, wenn er sie aufzehrt.
Bir hayalet başka türlerin büyüsüyle bir arada var olabiliyorsa… herhangi bir iblise o iblisi emerek dönüşebilir.
Astro Boy ist ein Science-Fiction-Serie in einer futuristischen Welt, in der Roboter koexistieren mit Menschen.
Astro Boy, robotların insanlarla bir arada bulunduğu fütüristik bir dünyada kurulmuş bir bilim kurgu serisidir.
Wie wir Menschen mit KI koexistieren werden, müssen wir uns auf Grundlage solider Fakten sorgfältig überlegen.
Biz insanların yapay zekâ ile bir arada var olmaya nasıl devam edeceği somut verilere dayanarak dikkatli düşünülmesi gereken bir konu.
sogar mit anderen Welsen koexistieren.
hatta diğer yayın balıklarıyla birlikte bulunabilir.
Kirchen und eine Auswahl von anderen Gebäuden mehrere hundert Jahre alt koexistieren mit Restaurants und eine Vielzahl von Geschäften.
Yüzlerce yıllık kiliseler ve diğer binaların çeşitleri restoranlar ve çok çeşitli mağazalarla bir arada bulunmaktadır.
aktiven Fischen koexistieren.
aktif balıklarla bir arada bulunmamalıdır.
die mit modernen europäischen Tendenzen koexistieren.
modern Avrupa eğilimleriyle bir arada var.
mehrere Arten von Hominiden existieren oder von menschlichen Vorfahren, die zu bestimmten Zeiten koexistieren.
her hangi bir zamanda insan atalarının… birlikte var olmaları normdur.
Wir werden vielleicht Beides erfordert eine Menge höher Ebene bereit sein wird respektvoll koexistieren mit unseren Nachbarn unzähligen anderen Plan ein Tier Wesen, die wir diesen Planeten teilen Zeit haben wir denn den Mut, es zu tun wie viel wissen wir wirklich wollen, hier zu sein.
Bu mesajı almak ve zaman içinde hareket biz belki de çok daha yüksek içerir olacak seviye hazır olacak saygıyla arada bulunmasını komşularımızla sayısız diğer planı bu gezegeni beraber paylaştığımız bir hayvan varlıkları dönem biz cesaret bunu yapmak için var Gerçekten burada olmak istiyorum, ne kadar.
Jedes System koexistiert, es gibt kein System über dem anderen,
Her sistem bir arada var, birbiri ardında kimse yok,
Seit Jahrhunderten friedlich koexistiert.
Birlikte yüzyıllardır huzur içinde yaşıyorduk.
Du in alternativen Welten koexistierst.
alternatif dünyalarda birlikte- var oluyorsunuz.
Megafauna sehr lange Zeit koexistiert.
megafauna çok uzun süre bir arada.
Miteinander koexistieren.
Birbirimize bağlı olmalıyız.
Dass diese beiden Dinge koexistieren müssen.
Bu iki şey birlikte yaşamalıdır.
Sie können alle koexistieren und authentisch sein.
Her yanın bir arada var olup çok özgün ve gerçek olabilir.
Ohne Zeit koexistieren unzählige Wirklichkeiten im JETZT.
Zaman olmadığında sayısız gerçeklikler ŞİMDİnin içinde birlikte var olurlar.
Charles und Marcee können nicht mit Alicia koexistieren.
Charles ve Marcee, Aliciayla birlikte varolamazlar.
Internet und real life koexistieren nicht nur.
İnternet ve reel hayat farklı değil.
Sonuçlar: 161, Zaman: 0.0454

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce