TRETE - Turkce'ya çeviri

• tekmele
• girmek
• tekmelerim
• bassam
• tekmeleyeyim
• tekmeleyeceğim

Trete Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Warum Sie immer dabei sind, wenn ich gerade in einen Haufen Scheiße trete? Können Sie mir sagen,?
Neden adım attığım her bok yığınının… içinde sürekli bu kadar değişkensin?

Um sicherzugehen, dass die beiden ohne Probleme heiraten. Ich trete also als professionelle Brautjungfer ein.
Profesyonel nedime olarak devreye giriyorum. Ben de bu çifti kazasız belasız evlendirmek üzere.

Und sag den Organisatoren, ich trete keine Stunde auf, sondern nur 20 Minuten.
O organizatörlere söyleyin bir saatliğine çıkmam ben… Sadece 20 dakikam var… Alın ya da bırakın.

Ich trete noch nicht zurück.
Henüz emekli olmuyorum.

Jetzt trete den verdammten Ball.
Vur şu lanet topa şimdi.

Trete dem Developer Tutorials Project bei und teile Dein Wissen.
Geliştirici Eğitici Projesi adlı projeye katılın ve bilgilerinizi paylaşın.

Trete zurück, oder deine Nächte werden sehr lang.
Geri çekilin yoksa geceleriniz çok uzar.

Wage Krieg und trete der Schlacht bei, um den Eisernen Thron zu erobern!
Savaşa katıl ve Demir Throneu yakalamak için bugünkü savaşa katıl!.

Ich trete ein, und meinen entsetzten Augen zeigt sich etwas Fürchterliches.
İçeri giriyorum ve ürkmüş gözlerim korkunç bir şeyle karşılaşıyor.

Ich lebe ohne Kompromisse und trete in den Schatten ohne Klage oder Bedauern.
Hayatımı ödün vermeden yaşadım… ve şimdi de yakınma veya pişmanlık duymaksızın bir gölgeye çekiliyorum.

Dann trete ich gegen Sie an.
Öyleyse sana karşı aday olacağım.

Trete ich ihm so was von in den Hintern. ausgeraubt und den Fisch geklaut hat.
Burayı soyanı ve balığımı çalanı bir bulursam… ayağım onun kıçında kıracağım.

Und ich trete dir ohne weiteres in den verwöhnten Beverly Hills-Arsch. Aber ich komm aus'ner Siedlung.
Ve senin şımarık, küçük Beverly Hills kıçını tekmelemek için tereddüt etmem.

Darum lasse Ich keinen Menschen auf Erden aus und trete einem jeden nahe.
F- İnsanlardan Yüz Çevirmeme ve Yeryüzünde Şımarık Yürümeme.

Jetzt habe ich Erfolg. Und es ist, als ob ich aus einem Tunnel trete.
Simdi başarılı olunca kendimi bir tünelden çıkmış gibi hissediyorum.

Also dachte ich mir, ich trete in seine Fußspuren.
Ben de, onun yerini alabileceğimi düşündüm.

Willst du, daß ich ihm für dich in den Hintern trete?
Onun kıçını senin için tekmelememi ister misin?

Trete mit Andrea und Pepper im Park auf!
Parkta Andrea ve Pepper ile gösteri yap!

Trete die Angewohnheit heute.
Bugün bu alışkanlığı tekmeleyin.

Aber wenn ich auf die Bühne trete.
Ama sahneye adım attığımda.