UNGESTÖRT - Turkce'ya çeviri

• rahatsız edilmeden
• kesintisiz
• özel
• yalnız

Ungestört Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Sie will ungestört sein.
Rahatsız edilmek istemiyor.

Ich will nur ungestört meinen Weg gehen.
Tek istediğim, kimsenin kafasını kırmadan yoluma gitmek.

Er will ungestört sein.
O rahatsız edilmek istemiyor.

Ich möchte ungestört unterhalten.
Özel bir konuşma yapmak istiyorum.

Du hast vollkommen recht. Ich bin hier nicht ungestört.
Burada hiç mahremiyetim yok. Çok haklısın.

Wir halten Eindringlinge fern, damit Santa ungestört arbeiten kann.
Noel Baba çalışırken rahatsız edilmesin diye nöbet tutarız.

Er muss ungestört arbeiten können.- Wieso?
Yaptığı iş gizlilik gerektiriyor.- Neden?

Hier ist man einfach nicht ungestört. Du hast vollkommen recht.
Burada hiç mahremiyetim yok. Çok haklısın.

Jetzt können wir ungestört sein!
Bizim cadı sağ olsun, Tsukune ile baş başa kalabileceğim!

Tee brachte, Essen kochte, Kinder hütete, damit du ungestört arbeiten konntest?
Çay yaptığım, yemek pişirdiğim Peki, sen rahatsız olmadan çalışasın diye çocuklarla baktığım yıllara ne oldu?

Dort sind wir ungestört.
Orada rahatsız edilmeyiz.

Aber sie wollte ungestört sein.
Ama gizlilik istediğini söyledi.

Deutsche können jetzt ungestört Youtube nutzen.
Almanlar artık rahatça Youtubeu kullanacak.

Nichts ist undicht; ich habe jeden Grund zu glauben, dass die Taschen ungestört bleiben.
Hiçbir sızıntı; çanta bozulmadan kalır inanmak için her türlü sebep var.

Dem Sie 15 Minuten ungestört sind.
Dakika rahatsız edilemeyeceğiniz zaman.

Allerdings ransomware in der Regel gelingt zum Abschluss der Verschlüsselung Prozess ungestört.
Ancak, ransomware genellikle rahatsız şifreleme işlemini tamamlamak için yönetir.

Katzen haben es beim Fressen gern ruhig und ungestört.
Kediler, sakin ve baş başa yenen yemekleri severler.

Verzeihen Sie. Wir wollen ungestört sein.
Affedersiniz biz rahatsız edilmek istemiyoruz.

Ich möchte ungestört arbeiten.
Surekli çalışmak istiyorum.

Hätte er hier tun können. Er wollte ungestört sein.
Onu rahatsız edilmeyecekleri o yerde canlı istemiş.