UNVORSTELLBAR - Turkce'ya çeviri

düşünülemez
undenkbar
unvorstellbar
ist undenkbar
ist nicht vorstellbar
kaum vorstellbar
das undenkbare
inanılmaz
unglaublich
fantastisch
toll
unfassbar
wahnsinn
extrem
faszinierend
verblüffend
unheimlich
amazing
hayal bile edemiyorum
unvorstellbar
ich kann mir nicht vorstellen
mir nicht vorstellen
ich kann mir kaum vorstellen
kaum vorstellbar
kann mir gar nicht vorstellen
imkansız
möglichkeit
kann
möglich
ermöglicht
i̇nanılmaz
unglaublich
fantastisch
toll
unfassbar
wahnsinn
extrem
faszinierend
verblüffend
unheimlich
amazing
imkânsız
möglichkeit
kann
möglich
ermöglicht

Unvorstellbar Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Seine Tweets machen einen Staatsbesuch in Großbritannien unvorstellbar, sowohl jetzt als auch in Zukunft.
Attığı tweetler, Trumpın Büyük Britanya ziyaretini hem şimdi hem de gelecekte imkansız kılıyor.
Unvorstellbar schlimm.
İnanılmaz kötü.
Es ist so eigenartig. Unvorstellbar, dass wir so weit voneinander getrennt sind.
Çok garip, ikimizin ayrı olmasını hayal bile edemiyorum.
Carter, es ist entsetzlich- monströs- unvorstellbar!«!
Carter, bu korkunç- canavarca- inanılmaz!
Es ist so unvorstellbar einfach.
Bu kadar basitçe düşünülemez.
Unvorstellbar, was dir die echte Quelle wert wäre.
Gerçek kaynağın, senin için olan değerini, Hayal bile edemiyorum.
Ein Leben ohne Auto- unvorstellbar.
Arabasız bir hayat düşünülemez.
Unvorstellbar, wie sich das anfühlt.
Bunun nasıl bir his olduğunu hayal bile edemiyorum.
Ein Leben ohne Computer ist heute fast unvorstellbar.
Bilgisayarsız bir yaşam günümüzde neredeyse düşünülemez.
Die Last muss unvorstellbar sein.
Taşımak zorunda kaldığı yükü hayal bile edemiyorum.
Eine Hochzeit ohne Torte ist unvorstellbar.
Pastasız bir düğün düşünülemez.
Unvorstellbar, was ihr passiert ist.- Ja.
Evet.- Ona olanları hayal bile edemiyorum.
Ein demokratischer Staat ist ohne Gewerkschaften unvorstellbar.
Sendikasız bir demokrasi düşünülemez.
Ein Leben ohne Kampf ist mir unvorstellbar.
Benim için mücadelesiz bir hayat düşünülemez.
Meine neue Realität fühlt sich unwirklich, unvorstellbar und roh an.
Yeni gerçekliğim gerçekdışı, düşünülemez ve ham hissediyor.
Eine Welt ohne Bäume, unvorstellbar.
Ağaçsız bir dünya düşünülemez.
Ein Leben ohne Käse ist für mich unvorstellbar.
Peynirsiz bir hayat düşünülemez benim için.
In dieser sind Kriege zwischen den europaischen Nationen unvorstellbar.
Bunun içinde Avrupa Birliği ülkeleri arasında bir savaş düşünülemez.
Kino ohne Popcorn ist unvorstellbar.
Patlamış mısırsız bir sinema düşünülemez.
Oder in Dschalalabad… Unvorstellbar.
Taabikide, aksi düşünülemez.
Sonuçlar: 139, Zaman: 0.05

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce