Vene Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Eine Vene ist getroffen.
Damara denk gelmiş.Das ist Ihre Vene.
Bu senin damarın.Die Vene kollabiert jedes Mal.
Wir nähen die Vene wieder zusammen und schließen die Wunde.
Und klammere die Oberschenkelarterie und Vene zusammen.- Nimm 2 Kellys.
Şimdi iki Kelly al ve… femoral arterle damara pens tak.Das wickelt man um den Arm, damit die Vene hervortritt.
bunu koluna sarıyoruz… böylece damarın ortaya çıkıyor.So findet ihr leichter eine Vene.
Damar bulmak daha kolay olur.Ich finde die Vene selbst.- Binde mich los.
Damarı ben bulurum. Çözün beni.Dann bist du sicher, dass du die Vene erwischt hast.
İşte şöyle. Böylece damara girdiğinden emin olursun.Ein Junkie findet überall eine Vene.
Bir bağımlı her yerden damar bulur.Dann versuchten sie, die Vene an meinem rechten Bein zu finden,
Sonra sağ bacağımdan damarı bulmaya çalıştılarSieh dir die Vene auf seinem Kopf an.
Şu adamın kafasında kabaran damara bak.Du hast doch letztes Mal eine Vene gefunden.
Connie son seferinde damar bulduğunu söyledi.Tut mir leid, dass ich die Vene so lange suchen musste.
Damarı bulmam uzun sürdüğü için özür dilerim.Ging an der Investor-Quarantäne vorbei. Künstliche Vene.
Investor karantinasını atlattım. Yapay damar.Siehst du diese kleine Vene auf seiner Stirn?
Alnındaki şu küçük damarı görüyor musun?Oje! Die Vene hängt fest!
Tanrım! Damar sıkıştı!Vene nicht gefunden- Hinrichtung verschoben.
Damarı bulunamadı infaz ertelendi.Wenn die Schwarze Vene seinen Körper vollständig bedeckt, stößt er zu uns.
Aramıza katılacak. Kara Damar vücudunu tamamen sarınca.Ich muss lediglich diese Vene öffnen.
Tek yapmam gereken bu damarı kesmek.
