Verhandelt Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Gehen wir. Wird verhandelt.
Vor mir hat er mit einem amerikanischen Geschäftsmann verhandelt.
Er hat… mit Dehoux verhandelt.
Ein solches Bündnis muss verhandelt werden.
Böyle bir ittifakın müzakere edilmesi gerekir.Die Bruderschaft verhandelt nicht.
Kardeşlik pazarlık etmez.Ich verstehe. Bei 1 3 Geiseln wird verhandelt.
Anladım. 13 rehine için müzakere ediliyor.Wir wissen offenbar beide, wie man hart verhandelt.
Görünüşe bakılırsa ikimiz de nasıl sıkı pazarlık yapılacağını biliyoruz.(a) die Gruppe von Verträgen als ein einziges Paket verhandelt wird;
Sözleşme grubu tek bir paket olarak müzakere edilmiştir.Wir wissen offenbar beide, wie man hart verhandelt.
Görünüşe göre ikimiz de nasıl sıkı pazarlık edileceğini biliyoruz.Nutzungsregeln werden mit ihnen besprochen und verhandelt.
kullanım kuralları onlarla tartışılacak ve müzakere edilecektir.Wie verhandelt man am besten mit einer Bank?
Banka ile en iyi nasıl pazarlık yapılır?Ähnlich wie beim Kauf eines Autos werden die Quarzpreise mit dem Händler verhandelt und sind variabel.
Bir otomobil satın almak gibi, tüketici kuvars fiyatları satıcı ile müzakere edilir ve değişkendir.Deshalb wurde hart verhandelt.
Bu yüzden de sıkı pazarlık yapıldı.sonderfälle können verhandelt werden.
özel durumlar müzakere edilebilir.Dass in der Türkei immer über den Preis verhandelt wird!
Türkiye de fiyat konusunda her zaman pazarlık yapılıyor!Der Preis kann gesondert verhandelt werden.
Fiyat ayrı ayrı müzakere edilebilir.Deshalb wurde zäh verhandelt.
Bu yüzden de sıkı pazarlık yapıldı.Es wurde am Ende der Uruguay-Runde der Einigkeit auf Zolltarifen und Handel(GATT) 1994 verhandelt.
Yılında Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasını( GATT) Uruguay Görüşmelerinin sonunda müzakere edildi.Mit Taxifahrern muss verhandelt werden.
Taksicilerle mutlaka pazarlık yapılmalı.wird der Zugriff noch verhandelt.
erişim hala müzakere ediliyor.
