IS A PERFECT EXAMPLE - Turkce'ya çeviri

• mükemmel bir örnek
• harika bir örnek
• mükemmel bir örneği
• örneği göreceğiz şimdi sırada kitaptakine en uygun

Is a perfect example Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

Other than a slight over-arching of the wrist, this Sonu Strike is a perfect example of classic Dim Mak warfare.
Bilekten kavramak yerine bu Sonu Atağı klasik Dim Mak savaşına mükemmel bir örnek.

This is a perfect example of why you're in management and I'm not.
Bu neden senin patron benim de işçi olduğumu açıklama k için harika bir örnek.

And your failure to promote him is a perfect example of how your judgment has harmed this firm.
Onun gibi mükemmel bir örneği terfi ettirmekteki başarısızlığın bu şirkete nasıl zarar verdiğinin bir göstergesi.

Of what happens when we don't discuss our problems openly. Now, see, this is a perfect example.
Bak, sorunlarımızı açıkça konuşmazsak olacak… şeylere mükemmel bir örnek oluşturuyor bu.

No, but this unattractive sniping is a perfect example of the tension that dogs are sensitive to.
Hayır ama bu son derece sevimsiz laf atmalarınız köpeklerin hassas olduğu gerginliğin mükemmel bir örneği.

See? Our Klingon friend is a perfect example of what I was telling you.
Gördünüz mü, doktor? Klingon arkadaşımız, size anlatmaya çalıştığımın mükemmel bir örneği.

Our Klingon friend is a perfect example of what I was telling you. See?
Gördünüz mü, doktor? Klingon arkadaşımız, size anlatmaya çalıştığımın mükemmel bir örneği.

There is no difference between men and women… and this is a perfect example or Bette would have called it off.
Kadınlar ve erkekler arasında hiç bi fark yok… ve bu da mükemmel örneği yoksa Bette buna bi son verirdi.

That, uh, call girl from the hotel is a perfect example of what I'm talking about.
Şu oteldeki telekız olayı bahsettiğim şeye mükemmel bir örnek mesela.

Is a perfect example of what I'm talking about. That, uh, call girl from the hotel.
Şu oteldeki telekız olayı bahsettiğim şeye mükemmel bir örnek mesela.

That's a perfect example.
Mükemmel bir örnek.

That's a perfect example.
Bu mükemmel bir örnek.

Now you see, here's a perfect example.
Görüyorsun, burada mükemmel bir örnek var.

That's a perfect example, WaIt.
Mükemmel bir örnek Walt.

Here's a perfect example.
Mükemmel bir örnek vereyim.

It's a perfect example of what happens when we don't protect our history.
Bu, tarihimizi korumadığımızda olanları gösteren mükemmel bir örnek.

Of my objections to the surrogacy program. It's a perfect example.
Vekil programına itiraz etmem için mükemmel bir örnek.

Of something that can be used to help instead of hurt. That's a perfect example.
Acı çektirmek yerine yardım amacıyla kullanılabileceğine dair mükemmel bir örnek.

Of something that can be used to help instead of hurt. That's a perfect example.
İnsanlara acı vermek yerine yardım etmek için kullanabilecek mükemmel bir örnek.

It's a perfect example of what happens.
Bu, tarihimizi korumadığımızda olanları gösteren mükemmel bir örnek.