PULLS A GUN - Turkce'ya çeviri

[pʊlz ə gʌn]
[pʊlz ə gʌn]
silah çekti
silah çekerse
silah doğrulttuysa
silah çeker
silah çektiğinde
silah çekemez

Pulls a gun Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Thank god. What kind of an idiot pulls a gun in front of a police station?
Nasıl bir aptal polis merkezi önünde silah çeker? Tanrıya şükür?
Instead of bullets, it's filled with blanks. Look. Sometimes, when someone pulls a gun on you.
Bak, bazen birisi kafana silah doğrulttuğunda… kurşundan çok içi boşluklarla doludur.
Anyway, five minutes after last call, some guy pulls a gun on the bartender.
Neyse, son çağrıdan 5 dakika sonra, bazı adamlar barmen kıza silah çektiler.
You bring us all the way out here and this prick pulls a gun on us?
Bizi buraya kadar, bu lanet olası silah çeksin diy e mi getirdin?
It's at a point and somebody pulls a gun out, let me handle it, okay? where I had a conversation Look, dude, if we out with my friends,?
Bak dostum, eğer dışarı çıkmışsak ve birisi bize silah doğrultuyorsa, bana bırak tamam mı?
At this point, pulls a gun, fires one round right through the guy's heart, kill shot.
Bu noktada, silahını çekiyor, tek atışla adamı kalbinden vuruyor.
Two guys come in-- one goes to the back, the other pulls a gun, made me empty the register.
İki adam geldi, biri arkaya gitti diğeri silah çekip kasayı boşaltmamı söyledi.
You bring us all the way out here and this prick pulls a gun on us?
Bizi buraya, bu herif suratımıza silah doğrultsun diye mi getirdin?
When someone pulls a gun on you, you either take it, And what happened to the guy who said that
Sana biri silah doğrulttuğunda, ya silahı alırsın ya daha büyüğünü… çıkarırsın
Detainee Ove Dreyer pulled a gun, we had to use weapons.
Tutuklu Ove Dreyer silah çekti, silah kullanmak zorunda kaldık.
So the cop pulled a gun on him and he panicked.
Ama polis silahını çekti, o da panikledi.
Morrison pulled a gun, but Paine had him so he couldn't shoot.
Morrison silah çekti, ama Paine onu sıkıca tuttuğu için ateş edemedi.
A guy pulled a gun and I did what I had to do.
Adam silahını çekti ve ben de yapmam gerekeni yaptım.
That man? He pulled a gun on me a while back?
Bir süre önce üzerime silah çekti.- O adam?
But he pulled a gun.
Ama o silahını çekti diyeceğim.
Shane pulled a gun on us. What happened to you?
Shane bize silah çekti.- Ne oldu?
What happened to you? Shane pulled a gun on us?
Shane bize silah çekti.- Ne oldu?
He saw me, pulled a gun.
Beni gördü, silahını çekti.
Pulled the knife around and cut him. He pulled a gun on her.
Kadına silah çekti, o da bıçağı çıkartıp ona saldırdı.
Pulled a gun on me, put us both in there and went after Wait.
Bana silah çekti, ikimizi buraya tıktı, sonra da Waltı aramaya gitti.
Sonuçlar: 43, Zaman: 0.0458

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Ingilizce - Turkce