ATMAYA - Almanca'ya çeviri

zu werfen
atmak
fırlatmaya
atın
atar
atılması
zu schlagen
yenmek
vurmak
dövmeye
atmaya
yenebilir
çarpmaya
dayak
yumruklamaya
rauswerfen
kovmak
atmak
dışarı atmak
kapı dışarı
dışarı atamazsın
kapı dışarı etmek
entsorgen
kurtulmak
atın
atmaya
bertaraf
elden
imha
atıyorsun
schmeißen
atmak
fırlat
bırakmak
atacaksın
atıyor
kovmamız
atarlar
rauszuwerfen
kovmak
atmak
dışarı atmak
kapı dışarı
dışarı atamazsın
kapı dışarı etmek
zu schleudern
atmaya
schieben
itmek
sokmak
kaydırın
itin
suçu
iterek
zu schütten
atmaya

Atmaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Stickmanı başka çöpadamlarda mızraklar atmaya yönlendirin.
Kontrolle der Stickman Speere auf andere Stickmans zu werfen.
Hayır atmaya.
Nein zu schütten.
Beni buradan atmaya hakkiniz yok.
Du hast kein Recht, mich hier rauszuwerfen.
Haftadan sonra kalp atmaya başlar.
Nach sechs Wochen beginnt das Herz zu schlagen.
Kimsenin ona taş atmaya hakkı yok.
Niemand hat das Recht, Steine zu werfen.
Çantayı atmaya hazırlan.
Sei bereit, die Tasche rauszuwerfen.
dördüncü hafta arasında gelişen kalp atmaya başlar.
vierten Woche, die Entwicklung von Herz zu schlagen beginnt.
Ancak, sayfalarına bir göz atmaya değer.
Es lohnt sich, einen Blick auf die Seiten zu werfen.
Hangi grup kendilerine yardım eden birini atmaya çalışır ki?
Welche Art von Gruppe bedroht jemanden rauszuwerfen, wenn er ihnen nicht hilft?
Kalp 105- 121 kez/ dakika hızıyla atmaya başlar.
Herz( 4) Beginnt zu schlagen mit einer Geschwindigkeit von 105 bis 121 Mal/ Minute.
Yelkenleri indirin ve demir atmaya hazırlanın.
Segel einholen und bereitmachen, den Anker zu werfen.
Aşağıdaki kalabalık az önce taş atmaya başladı.
Die Demonstranten fangen an mit Steinen zu werfen.
Genellikle, kalp kendi kendine tekrar atmaya başlar.
Das Herz beginnt meist von selbst wieder zu schlagen.
Roger, bir avuç taş topladı, atmaya başladı.
Roger sammelte eine Handvoll Steine auf und begann zu werfen.
Gün: Kalp atmaya başlar.
Tag: Das Herz beginnt zu schlagen.
Bir anda taş atmaya başladılar.
Sofort begannen sie, Steine zu werfen.
Embriyonun kalbi atmaya başlamıştır.
Das Herz des Embryos beginnt zu schlagen.
Mağaza kapanış: Neden havluda atmaya karar verdim.
Schließen Shop: Warum ich in dem Handtuch zu werfen Beschlossen.
Dördüncü Hafta- Kalp Atmaya Başlar.
Woche: Herz beginnt zu schlagen.
Stickmanı diğer stickmanslarda mızraklar atmaya yönlendirin.
Kontrolle der Stickman Speere auf andere Stickmans zu werfen.
Sonuçlar: 189, Zaman: 0.0555

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca