BAHANESI - Almanca'ya çeviri

Ausrede
bahane
mazeret
Entschuldigung
affedersiniz
afedersiniz
bir özür
bahane
mazeret
üzgün
özür dilerim
pardon
kusura bakmayın
Vorwand
bahane
mazeret
kisvesi
Alibi
mazereti
tanığı
şahidi
bahanesi
kanıt
yerdeymiş
Ausreden
bahane
mazeret

Bahanesi Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Öyleyse bu ruh halinin bahanesi olarak, regl dönemini kullanamazsın.
Dann können Sie nicht Ihre Zeit als Entschuldigung für diese Stimmung Sie in.
Haydenin kaçma bahanesi olarak kız arkadaşını kullandığına inanamıyorum.
Ich kann nicht glauben, dass Hayden seine eigene Freundin als Ausrede zum Fliehen benutzen würde.
O bahanesi.
Das ist ein Vorwand.
Eski kocanın bahanesi doğruymuş.
Das Alibi ihres Ex-Manns steht.
Çünkü kötü bir oyun oynadık, hiçbir bahanesi yok.
Das war ein grottenschlechtes Spiel, da gab es keine Ausreden.
Bunun hiçbir bahanesi yok.
Das ist keine Entschuldigung.
Hiçbiri de on kişiyi öldürmenin bahanesi olarak inançlarını kullanmazdı.
Sie hätten ihren Glauben nie als Ausrede benutzt, um zehn Menschen zu töten.
Moskova tarafından savaşın bahanesi olarak kullanıldı.
diente Moskau als Vorwand für einen Krieg.
Bu zenginin bahanesi.
Das Alibi der Reichen.
DO Black ile artık kimsenin bahanesi kalmayacak.”.
Mit DO Black gibt es keine Ausreden mehr.».
Petein hiç bahanesi yok.
Für Pete gibt es keine Entschuldigung.
Devlet birlikleri, petrol keşiflerini etnik temizliğin bahanesi olarak kullanıyor.
Regierungstruppen nutzen die Suche nach Öl als Ausrede für ethnische Säuberungen.
Her iki olay da, Washingtonın ve müttefiklerinin füze ve hava saldırılarının bahanesi olarak kullanılmıştı.
Beide wurden von Washington und seinen Verbündeten als Vorwand für Raketen- und Luftangriffe benutzt.
Aile Seyahatinden Kaçınmak İçin 7 Kişinin Ortak Bahanesi.
Gemeinsame Ausreden Menschen verwenden, um Familienreisen zu vermeiden.
Acını benden çıkarma çünkü senin fazlalıklarının bahanesi yok.
Lass es nicht an mir aus, nur weil du keine Entschuldigung für dein Übergewicht hast.
Lanet, bunun bahanesi yok.
Mann, das ist keine Ausrede.
Onlar,“ insan hakları” bayrağını, defalarca, cepheleşme ve savaş bahanesi olarak kullanmışlardır.
Sie haben das Banner der„Menschenrechte“ immer wieder als Vorwand für Konfrontation und Krieg missbraucht.
Bu çocuğun bu duruma düşmek için hiçbir bahanesi yok.
Er hat keine Entschuldigung für diese Situation.
Büyük Amerikan bahanesi.
Tolle amerikanische Ausrede.
Hukukun Üstünde Politika”- Çin Komünist Partisinin Zulüm Bahanesi.
Politik steht über dem Recht“- Ein Vorwand der Kommunistischen Partei Chinas für die Verfolgung.
Sonuçlar: 105, Zaman: 0.0829

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca