BAHANESIYLE - Almanca'ya çeviri

unter dem Vorwand

Bahanesiyle Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Yönetimde bulunan 300 vatandaşı onlara danışmak bahanesiyle mahkemeye çağırtmıştı,
Er lud auch 300 führende Bürger vor, mit dem Vorwand, sie konsultieren zu wollen,
Terörle mücadele bahanesiyle yürürlüğe konan polis devleti önlemleri, kaçınılmaz olarak işçi sınıfına karşı kullanılacaktır.
Die Polizeistaatsmaßnahmen, die unter dem Vorwand der Terrorismusbekämpfung eingeführt werden, werden unweigerlich gegen die Arbeiterklasse eingesetzt werden.
doktrinleri ve ideolojilerini birlik bahanesiyle kullanmasıdır.
im Namen der Einheit Anti-Regierungsmächte, Doktrinen und Ideologien zu unterdrücken.
Eğlence için bahaneydi! Yani tüm çalışma seansları falan.
Ein Vorwand zum Feiern! Unsere ganze Arbeit war also.
Fotoğraflar bahane, değil mi?
Die Fotos waren ein Vorwand, oder?
Phil meşgulken, Bobby her bahaneyi Vonnie ile vakit geçirmek için kullandı.
Da Phil beschäftigt war, nutzte Bobby jeden Vorwand, um Vonnie zu sehen.
Malvanın ölümü bahane, asıl istediği intikam almak.
Malvas Tod ist ein Vorwand für Rache.
Bu ipucunu bahane olarak kullanmak istiyorsun.
Du willst diese Sache als Vorwand nehmen.
Öldürme ve çalma bahanesi olarak kendinizi isyan bayrağına sardınız.
Ihr benutzt die Rebellenflagge als Vorwand, um zu morden und zu brandschatzen.
Mu yeniden örgütleme bahanesi altýnda, mevcut toplumun temellerini.
Dem Vorwand, die Gesellschaft zu reorganisieren, die Grundlagen der jetzigen Gesellschaft und.
Yararlılığı büyük bahanesi rağmen, web hile.
Trotz seiner grand Vorwand der Nützlichkeit ist die Website eine Farce.
Hücreleri basmak sadece bahaneydi.
Die Zellendurchsuchung war nur ein Vorwand.
Sevgi bile bencilce şeyler yapmak için bahane olarak kullanılabilir.
Selbst Liebe kann als Vorwand für selbstsüchtige Taten verwendet werden.
Uçmaktan korkuyorum. Psikologum bu bir bahane diyor.
Ich habe Flugangst. Laut meines Analytikers ist das ein Vorwand.
Balo, kızların güzel elbiseler giyip bronzlaşmak için bahanesi sadece.
Der Prom ist ein Vorwand für Mädels, sich Kleider zu kaufen und Selbstbräuner zu nehmen.
Pax Americana işin bahanesi.
Pax Americana ist ein Vorwand.
Altın sadece bahane.
Gold ist nur ein Vorwand.
Bu onun bir Alfaya olan bağlılığını… başka bir Alfaya yöneltmesinin bahanesi.
Ein Vorwand für den Loyalitätswechsel von einem Alpha zum nächsten.
Aegon, uzun zamandır böyle bir bahane bekliyordu?
Wie lange hatte Aegon auf so einen Vorwand gewartet?
Ama Brackenlar ve Blackwoodlar… birbirlerinin kanını dökmek için her bahaneyi kullanacaktır.
Ist jeder Vorwand recht, um ihr Blut zu vergießen. Den Brackens und Schwarzhains.
Sonuçlar: 46, Zaman: 0.0222

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca