BAKMAKTAN - Almanca'ya çeviri

zu schauen
bakmak
izlemeye
görmek
bakıp
seyretmek
bakın
anzusehen
bakmak
izleyin
bakış
göz atabilirsiniz
seyretmek
görün
izle
gör
görüntüle
bakın
zu sehen
görmek
görünce
izlemek
bakmak
görür
zu starren
bakmak
bakarak
dikizlemeyi
anzustarren
bakmak
bakıyor
bakıp
bakan
aufzupassen
dikkatli
göz kulak
bakmak
dikkat etmek
ilgilenmek
kollamak
dikkat edin
bakıcılık
bakabilir misin
zu gucken
izlemeye
bakmaktan
seyretmek
anzuschauen
bakmak
izlemek
görmek
seyretmek
içeren raflar
zu blicken
bakmak
görmeye
bakarak
bakıp
bakıyor
bakabilme

Bakmaktan Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Ben arabaya bakmaktan başka bir şey yapamıyorum.
Ich konnte einfach nicht anders, als dieses Fahrzeug anzustarren.
Bu, saatlerce denize ya da gökyüzüne bakmaktan daha iyi.
Das ist besser, als aufs Meer oder in den Himmel zu schauen.
Aynı tatbikatlara kitaplarda ve DVDlerde bakmaktan yoruldum.
Ich hatte es satt, die gleichen Bohrungen in Büchern und DVDs anzusehen.
Elena Ortizin yüzüne bakmaktan kaçındı.
Er vermied es, Elena Ortiz ins Gesicht zu sehen.
insanların“ her gece kontrplak kutuya bakmaktan yorulmuş olacakları” idi.
die Leute"es satt haben würden, jede Nacht auf eine Sperrholzkiste zu starren".
Masamda otururken bir çöp yığınına… bakmaktan hiç hoşlanmıyorum. İşte bu harika.
Ich mag es nicht, am Schreibtisch zu sitzen und auf eine Müllhalde zu blicken. Oh, super.
Evet, sadece tüm gün aynı yerde oturup ekrana bakmaktan gına geldi.
Ja, ich bin es nur Leid eingepfercht zu sein und, den ganzen Tag Bildschirme anzustarren.
Bu adamların gözlerini içine bakmaktan korkuyor musun?
Haben Sie Angst, dem Kerl in die Augen zu schauen?
Aynı tatbikatlara kitaplarda ve DVDlerde bakmaktan yoruldum.
Ich war es leid, die gleichen Übungen in Büchern und DVDs anzuschauen.
Çernobilin ölü şehir ve kasabalarına bakmaktan hiç sıkılmıyorum.
Es wird mir nie langweilig, die toten Dörfer und Städte von Tschernobyl anzusehen.
Baş dönmesi ve kusmanın nedenini teşhis etmek sadece semptomlara bakmaktan fazlasını gerektirir.
Diagnose der Ursache von Schwindel und Erbrechen erfordert mehr als nur auf Symptome zu sehen.
Kanlı bezleri tuvalete atmaktan, duvar deliklerinden bakmaktan vazgeçersen, bu birçok şeyi değiştirir.
Blutige Tücher ins Klo zu werfen- und durch Wandlöcher zu gucken, das würde viel ändern.
Ama bence her şey kokar suratına bakmaktan iyidir!
Aber alles ist besser, als in deine übel riechende Visage zu blicken.
Günde 12 saat ona bakmaktan iyidir.
Besser, als sie täglich 12 Stunden anzustarren.
Yine de geçmişe bakmaktan zarar gelmez.
Auch der Blick in die Vergangenheit kann nicht schaden.
Ayrıca AppData klasörünün içine bakmaktan zarar gelmez.
Es schadet auch nicht, in den AppData-Ordner zu schauen.
çünkü Tanrı ya bakmaktan korkuyordu.
er fürchtete sich, GottGott anzuschauen.
tatsızlığına rağmen kimse dünyaya bakmaktan vazgeçmesin.
die Welt anzusehen.
evimizde burada… sana… bakmaktan mutlu olduğum.
ich freue mich einfach… dich hier in unserem Haus zu sehen.
Soytarılar! Bir cumartesi gecesi burada oturmuş, ölü adamlara bakmaktan bıktım.
Clowns! und einen toten Mann anzustarren am Samstagabend! Ich hab's satt, hier rumzusitzen.
Sonuçlar: 130, Zaman: 0.0781

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca