BARDOT - Almanca'ya çeviri

Bardot

Bardot Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Bardotun Flanagan için çalıştığından şüphelendin,
Bardot arbeitet für Flanagan,
Neden? Neden Bardotu İç İşlerine teslim etmedin?
Warum übergaben Sie Bardot nicht den Internen? Warum?
Brigitte Bardottan Fransız Hayvanseverlere Çağrı:
Brigitte Bardot appelliert an alle Tierfreunde:
Kimseye, Brigitte Bardota bile zararı olmayan eğlenceli bir olaydı”.
Es hat niemanden verletzt, nicht mal Brigitte Bardot.“.
Daniel Bardotu tanır mıydın?
Kannten Sie Daniel Bardot?
Daniel Bardotu öldüren kişiyi bulmak için kitaptaki bütün hileleri kullanacağız.
Wir werden also jeden Trick anwenden müssen, um herauszufinden, wer Daniel Bardot getötet hat.
Bardota gönderdin çünkü senin uyuşturucu sattığını öğrendi.
Sie haben Bardot das geschickt, weil er herausfand, dass Sie mit Drogen handelten.
İzler Bardotun izleri ile eşleşti.
Die Abdrücke passen auf Bardot.
Bardotun irtibata geçtiği hukuk şirketi Jack Flanaganı temsil ediyor.
Die Anwaltskanzlei, die Bardot kontaktierte, vertritt Jack Flanagan.
Flanagan, Bardotu NYPDye köstebek olarak yerleştirmiş olmalı.
Flanagan muss Bardot als Maulwurf beim NYPD eingeschleust haben.
Flanagan, Bardotu bu dosyalara ulaşmak için kullandı.
Flanagan benutzte Bardot, um diese Dateien zu bekommen.
Yani Bardotun sana NYPD dosyalarını sağladığını inkar ediyorsun?
Sie bestreiten also, dass Bardot Sie mit vertraulichen NYPD-Akten versorgt hat?
Dur biraz, Bardotu öldürdüğümü mü düşünüyorsun?
Moment, Sie denken, ich habe Bardot getötet?
Bardotu neden iç işlerine şikayet etmedin?
Warum haben Sie Bardot nicht einfach an die Interne übergeben?
Cinsel bir problem olan, Bardota sahipsiniz.
Die Bardot stellt bei Ihnen ein Problem dar.
Silahını çekti, kavga ettiler, Flanagan üstünlüğü aldı, sonra Bardotu sırtından vurdu.
Und schoss Bardot in den Rücken. Er zog die Waffe, sie kämpften, Flanagan war stärker.
Beni ihbar etmemesini umarak not gönderdim ama Bardotun gözü korkmadı.
Ich schickte ihm die Nachricht in der Hoffnung, ihn davon abzuhalten, mich zu verraten, nur war Bardot nicht eingeschüchtert.
Silahını çıkardı, kavga ettiler Flanagan ağır bastı ardından Bardotu sırtından vurdu.
Er zog seine Waffe, sie kämpften, Flanagan bekam die Oberhand, dann schoss er Bardot in den Rücken.
Memur Bardotla eğitim aldın mı?
Trainierten Sie mit Rekrut Bardot?
Avukat. Bunu Bardota gönderdin çünkü uyuşturucu sattığını öğrendi.
Sie schickten das an Bardot, weil er merkte, dass Sie Drogen dealten. Anwalt.
Sonuçlar: 105, Zaman: 0.0233

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca