BILME - Almanca'ya çeviri

zu wissen
bilmek
biliyor
öğrendiğim
bilerek
bilir
farkında
bildiklerini
bilen
zu erfahren
öğrenmek
bilmeye
deneyimlemek
hakkında
bilgi
duyunca
hakkında bilgi edinmek için
zu kennen
tanımak
bilmek
biliyor
tanıma
Kenntnis
bilgi
haberdardır
haberi
bilme
ilmi

Bilme Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Bir kişinin gönderdiğiniz bir e-postayı ne zaman açtığını bilme yeteneği özellikle etkileyicidir.
Die Fähigkeit zu wissen, wann ein Kontakt eine E-Mail öffnet, die Sie gesendet haben, ist besonders beeindruckend.
Bu anlamda sizin her şeyi bilme hakkınız var.
In gewisser weise hast du das recht, alles zu wissen.
Hangi yerde öleceğimizi bilme yeteneği.
Die Fähigkeit zu wissen, wo wir sterben werden.
İnsanlarla tanıştığı zaman nasıl olabileceğini tam olarak bilme yeteneğiyle beni şaşırtıyor.
Er überrascht mich mit seiner Fähigkeit, genau zu wissen, wie es ist, wenn er Menschen trifft.
Genel olarak Visanın Kişisel Bilgilerinizi saklayıp saklamadığını bilme hakkına sahipsiniz.
Sie haben allgemein das Recht, zu wissen, ob Visa Ihre persönlichen Informationen speichert.
Çünkü bir katille yaşayıp yaşamadığımı bilme hakkına sahibim!
Weil ich das Recht habe, zu wissen, ob ich mit einem Mörder zusammenwohne!
Önsezi aslında oluşmadan önce bir şeyi bilme yeteneğidir.
Präkognition ist die Fähigkeit, über etwas zu wissen, bevor es tatsächlich auftritt.
Jasonın onun nerede olduğunu bilme ihtimali yok mu?
Besteht die Chance, dass Jason weiß, wo sie sein könnte?
Bilme hakkım var bence.
Ich habe ein Anrecht, das zu wissen.
Belki de cevabı bilme nedeni aslında sorunun düşündüğün kadar zor olmamasıdır.
Vielleicht kannte er die Antwort, weil die Frage nicht so knifflig war.
Kimlerle yemek yediğini bilme ihtimaliniz var mı?
Wissen Sie vielleicht, mit wem er beim Essen war?
Yerini bilme ihtimali olan herkesi ararım.
Ich rufe alle an, die wissen könnten, wo er ist.
Onların bilme hakları var.
Sie haben ein Recht, es zu wissen.
Bilme imkânım olmadığı için size söyleyemem dedim.
Ich kann es Ihnen nicht sagen, weil wir es nicht wissen.
Gerçeği bilme vaktin gelmiş olabilir. Tamam.
Ok, vielleicht ist es Zeit, dass du die Wahrheit erfährst.
Bilme hakkım var.
Ich habe ein Recht, das zu wissen.
Heraklitos çok bilme anlamındaki bir bilgeliği önemsemez.
Heraklit Viel Wissen bedeutet noch nicht Weisheit.
Bilme hakkı her zaman siyah beyaz değildir.
Das Recht zu wissen ist nicht immer in schwarz und weiß.
Kendini bilme yoluna girmek isteyen dört çeşit yolcu vardır.
Das berichten vier Gewerbetreibende, die sich einen eigenen Wegweiser für ihre Straße wünschen.
Ama bu bilme her zaman oradaydı.
Dieses Wissen war zwar immer schon da.
Sonuçlar: 127, Zaman: 0.0807

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca