BIR ANLAŞMA YAPMAK - Almanca'ya çeviri

einen Handel machen
eine Abmachung treffen
bir anlaşma yapmak
mukavele yapmak misin

Bir anlaşma yapmak Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Suç danışmanı bir anlaşma yapmak istiyor.
Der Portier des Verbrechens will einen Deal.
Bir anlaşma yapmak için kullandı.
Er nutzte die Information für einen Deal.
Bir anlaşma yapmak istiyor.
Sie will einen Deal.
Nasıl bir anlaşma yapmak istersin?
Können wir einen Deal machen?
Tavsiyeme rağmen, Bay Acosta bir anlaşma yapmak istiyor.- Tamam.
Gegen meinen Rat will Mr. Acosta einen Deal. -Ok.
Bir anlaşma yapmak istiyorsan, şimdi sırası.
Wenn Sie einen Deal aushandeln wollen, ist jetzt der Zeitpunkt dafür.
Görmek istedim. Bir anlaşma yapmak isteyip istemediğini.
Ich wollte fragen, ob Sie Interesse an einer Absprache hätten.
Bir anlaşma yapmak istiyoruz.
Wir wollen einen Deal.
Bir anlaşma yapmak istiyor musun?
Möchtest du eine Abmachung treffen?
Sizinle bir anlaşma yapmak istiyor.
Und er möchte euch ein Angebot machen.
Seninle bir anlaşma yapmak istiyorum.
Ich möchte mit dir eine Vereinbarung treffen.
Beni bir masaya oturttular ve bir anlaşma yapmak isteyip istemediğimi sordular.
Sie setzten mich an einen Tisch und fragten mich, ob ich bereit sei, eine Abmachung zu treffen.
Colin Sweeney bir anlaşma yapmak istiyor.
Colin Sweeney möchte einen Deal.
Çin bir anlaşma yapmak istiyor.
Weil China einen Deal brauche.
Nikki, bir anlaşma yapmak ister.
BoJo wollte einen Deal.
Yani şeytanla bir anlaşma yapmak güvenli değil.
So ist es nicht sicher, einen deal mit dem Teufel.
Sizlerle bir anlaşma yapmak istiyorum.''.
Ich will mit Ihnen eine Vereinbarung treffen“.
Hayır, sadece yeni sahibiyle bir anlaşma yapmak zorundasınız.
Nein, ihr müsst euch nur mit dem neuen Eigentümer einigen.
Saatin Oh Jong-taeye ait olduğunu anladı ve onunla bir anlaşma yapmak istedi.
Dass die Uhr Oh Jong-tae gehörte, und wollte einen Deal mit ihm eingehen.
Hayatınızı kurtarmak için Crais ile bir anlaşma yapmak zorunda kaldım.
Musste ich einen Deal mit Crais eingehen.- Um euch das Leben zu retten.
Sonuçlar: 60, Zaman: 0.039

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca