CEVHER - Almanca'ya çeviri

• Erz
• Substanz
• Juwel

Cevher Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

O cevher çok kalın Rocket.
Die Kruste ist dick, Rocket.

Gri cevher yardımcı beyin alanlarını içerir.
Graue Materie beinhaltet die Gehirnbereiche, die helfen bei.

Cevher- tüm inşaat aşamalarında gerekli bir kaynak,
Ore- eine Ressource, die in allen Phasen der Konstruktion benötigt wird,

Cevher istedikleri şeye dönüşmektedir!
SLÎT wird zu dem, was Du willst!

Cevher işleme 5. bölümde yetkisiz giriş algılandı.
Nichtautorisierte Computereingabe aus Erzverarbeitungsanlage fünf.

Cevher ve un ürünleri tam olarak hesaplanmış miktarlarda tüketilmelidir.
Grits und Mehlprodukte sollten in genau berechneten Mengen konsumiert werden.

Gem( Cevher): Bu kart zenginliği temsil eder.
Der Edelstein: Diese Karte bedeutet Reichtum.

Cevher her çocukta vardır.
Legosteine hat jedes Kind.

Cevher kaynak, ağaçlar, kristaller,
Suchen Sie nach Ressourcen von Erz, Bäume, Kristalle

Cevher- Sayı 61.
Wahrschauer- Nr. 61.

Rabbimiz( celle celalühü) cevher değildir!
Unser Herr ist nicht von(hier) unten!

Bende hala o kadar çok cevher vardı ki!
Ich hatte auch so viele Zwetschgen!

Ether aynı zamanda 5. element olarak( quintessence=öz, cevher) terimi ile açıklanmaktaydı.
Der Äther wird auch als fünftes Element angesehen(Quintessenz).

Anderson İstasyonu, Cevher Rafinerisi.
Anderson Station Erzverarbeitung/ Im Asteroidengürtel.

oyuncular hiziplerle bir araya gelirler ve toprak ve cevher savaşlarına katılırlar.
Spieler Fraktionen an und nehmen Teil an Kriegen für Land und Erze.

Vullingse göre, SlideShare( 5) de farklı sektörlerdeki şirketlerin neler yaptığını keşfetmek için bir diğer cevher.
Vullings findet, dass SlideShare(5) ebenfalls eine Goldgrube für Erkenntnisse darüber sei, was Unternehmen in anderen Branchen machen.

Oradaki cevherler nadir bulunur ve çok güçlüdür.
Das Erz da drin ist sehr selten.

Bu cevherin tadı tıpkı… Katran gibi!
Das Erz schmeckt wie… Wie Teer!

Cevherden çok daha olağandışı bir şey bulmuştuk.
Wir fanden etwas viel Außergewöhnlicheres als die Substanz.

Sadece cevheri istiyor!
Es will nur das Erz.