DUANIN - Almanca'ya çeviri

Gebets
dua
namaz
ibadet
bir yalvarış
Gebet
dua
namaz
ibadet
bir yalvarış
Gebetes
dua
namaz
ibadet
bir yalvarış
Gebete
dua
namaz
ibadet
bir yalvarış
Flehen
yalvaran
dua
dileriz.
yalvarır

Duanın Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Şimdi duanın nasıl yapılacağını size anlatacağım. Birinin.
Ich möchte Sie nun bitten, mir zu erklären, wie man dazu kommt, eine.
Duanın Bir Sınırı Var mı?
Hat die Kirche Grenzen?
Bu duanın özellikle!
Besonders diese Kirche!
Kashi, duanın ortasında nereye gidiyorsun?
Kashi, wo gehst du mitten im Gebet?
Duanın gücü belirli eşyaların ya
Die Kraft des Gebets entsteht nicht durch die Verwendung von Artefakten
Ben bu duanın ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Bu dua derin ruhumun içinden geliyor. Sonunda duyuldu.
Lch weiß nicht, wie lange dieses Flehen, das aus dem Tiefsten meiner Seele kam, dauerte, aber ich wurde erhört.
Demek ki Isa( as) duanın en güçlü silah olduğunu
Jesus as wusste also, dass das Gebet die stärkste Waffe ist,
Esenlik ekonomisinde duanın açınlanması bize tarihteki Tanrının eyleminin imana dayalı olduğunu öğretir.
Die Offenbarung des Gebetes in der Heilsordnung lehrt uns, dass der Glaube sich auf das Wirken Gottes in der Geschichte stützt.
Bilimin açıklayamadığı şeyler olduğuna inanç ve duanın bir etkisi olduğuna gerçekten inanıyorum ama bu bekleme odasında, ameliyathanede değil.
Ich glaube wirklich, dass es da Dinge gibt, die die Wissenschaft nicht verstehen kann, dass es für Glaube und Gebete eine Rolle gibt, aber das ist im Wartezimmer, nicht im OP-Saal.
Doğrusunu söylemek gerekirse, sana duanın nasıl işe yaradığı konusunda yanlış bir izlenim verdiğim için endişeliyim.
Ehrlich gesagt, bin ich schon etwas besorgt, dass ich den falschen Eindruck erweckt habe, wie Gebete funktionieren.
Dua et ki, meditasyon yapıyorum.
Du hast Glück, dass ich nachgedachgt habe.
Yardım etmesi için dua ettiğimizde bizi duymuyor olabilir.
Dass er uns wahrscheinlich nicht hört, wenn wir ihn um Hilfe bitten.
İsaya dua edelim ki bu işe yarasın.
Lasst bei Christus hoffen, dass das funktioniert.
Dua etsinler Kris beni durdurdu.
Die hatten Glück, dass Kris da war.
Bu duayı sevdim.
Ich mag dieses Gebet.
Sen yaşadığına dua et, adi Polonyalı.
Du hast Glück, dass du noch lebst, Polackenschwein.
Tamam Kepner, hâlâ dua ediyorsan, şimdi belki de.
Okay, Kepner, wenn du immer noch betest, vielleicht.
Dua et bu şirket arabası.
Du hast Glück, dass das ein Firmenwagen ist.
Nasıl dua edileceğini bilmem.
Ich weiß nicht, wie man betet.
Sabahları biraz dua edip meditasyon yapıyorum.
Ich bete etwas und meditiere morgens.
Sonuçlar: 65, Zaman: 0.0317

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca