FLEHEN - Turkce'ya çeviri

yalvaran
betteln
anzuflehen
bitten
um ihn anzurufen
dua
beten
gebet
hoffen
bitten
segen
bittgebet
dileriz
yalvarır
bittet
fleht
betteln
er ruft
betet

Flehen Almanca kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
auf den Dächern um Hilfe flehen. -Bald.
çatılarda yardım için yalvaran insanlar gördüm.
Flehen" sagen!
Lütfen söyle bana!
Soll ich um mein Leben flehen?
Canım için yalvarmamı mı istiyorsun?
Soll ich um mein Leben flehen?
Canım için yalvarmamı mı?
Das heißt, kein Flehen, kein Jammern, kein Weinen.
Ve bu demek oluyor ki yalvamak yok, şikayet etmek yok, ağlamak yok.
Stattdessen hörte er die wütende Stimme seiner Frau flehen:"Geh nicht in die Stadt.
Bunun yerine karısının çılgınca sesini duyarak duyduğunu,“ Şehre gitme.
Und sie flehen Gott um Hilfe an:"Wehe dir!
Onlar( ana-babası) ise, Allahdan yardım isteyerek:“ Yazıklar olsun sana!
Ihre augen flehen.
Gözleri dua etti.
Mit allem Gebet und Flehen betet zu jeder Zeit im Geist.
Her türlü dua ve yalvarışla, her zaman Ruhta dua.
Dir allein dienen wir, und zu Dir allein flehen wir um Hilfe.
Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.
Auch wenn sie noch so sehr um Gnade flehen- ich höre sie nicht mehr.«.
Siz ilahi Merhamet Duasını ediyorsunuz… Yine hiç bir şey duyamıyormuş gibi mi yapayım?”.
Du wirst um Gnade bitten, flehen, aber das wird nichts bringen.
Af için yalvaracaksın ama boşa nafile.
bis Sie um Erlösung flehen.
Ta ki kurtulmak için yalvarana kadar.
Wir haben sie nie wiedergesehen, aber wir hörten sie schreien und flehen.
Onu bir daha asla görmedik,… fakat onun çığlıklarını işittik.
Sie flehen uns um eine Erklärung an.
Onları anlamamız için bize yalvarırlar.
Soll ich vor ihr um mein Leben flehen?
Hayatımı bağışlaması için ona yalvaracak mıyım?
Ich will, dass sie in ihrer Scheiße liegen und um Gnade flehen!
Merhamet dileteceğim. Onları kendi pisliklerinin içine yatırıp.
All unser Begehren soll durch Gebet und Flehen mit Danksagung vor Gott kund werden.
Bizlerin duası da ALLAH tan gelene el açıp ona şükretmektir.
Um Brot und Wasser flehen.
Suyun ve ekmeğin dilencisidir.
Sie denken, die Türkei würde noch schwächer werden und um eine Mitgliedschaft flehen.
Sanıyorlar ki Türkiye daha zayıf olacak ve üyelik için yalvaracak.
Sonuçlar: 60, Zaman: 0.1068

En çok sorulan sözlük sorguları

Almanca - Turkce