FARZEDELIM - Almanca'ya çeviri

angenommen
kabul
almak
kucaklamak
benimsemesi
kabullenmek
varsaymak
farz
wenn
eğer
olur
zaman
ya
varsa
keşke
gelirse
herhangi
gelince
giderse
nehmen wir an
varsayalım
düşünelim
farzedelim
farz et
sayalım

Farzedelim Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Farzedelim, evet.
onu sonsuza dek dondurduğunu farzedelim.
Morgan hielt Merlin wohl in der Höhle gefangen.
Bir uzaylının dünyamızı ziyaret ettiğini farzedelim.
Mal angenommen, ein Außerirdischer würde unsere Erde besuchen.
Bunun benim ismim olduğunu farzedelim.
Als sei dies meine Marke.
Farzedelim ki Angela merdivenlerden kazara düşmüş olsun.
Nehmen wir mal an, dass Angelas Treppensturz ein Unfall war.
Yarın sabah İngiltere başbakanın veya ABD başkanın, veya herhangi bir diğer gelişmiş ülke liderinin, uyanıp şöyle söylediğini farzedelim.
Angenommen, morgen früh wachten der britische Premierminister oder der U.S. -Präsident auf, oder der Regierungschef eines anderen Industriestaates, und sagte.
Farzedelim bu konuşmada ben sizi çok sıkıştırdım ofisinize geri dönüp bir düğmeye basarak benim vergi kayıtlarımı.
Nehmen wir an, ich verärgere Sie in diesem Interview, dann könnten Sie in Ihr Büro fahren und auf Knopfdruck sehen Sie meine Steuerdaten, meine Daten über Krankheiten.
Yarın sabah İngiltere başbakanın veya ABD başkanın, veya herhangi bir diğer gelişmiş ülke liderinin, uyanıp şöyle söylediğini farzedelim:'' Tüm işlerde istediğim havayı asla oluşturamayacağım. Vatandaşlarıma verebileceğim.
Angenommen, morgen früh wachten der britische Premierminister oder der U.S. -Präsident auf, oder der Regierungschef eines anderen Industriestaates, und sagte:»Ich werde es nicht schaffen, all die Jobs, die ich im gegenwärtigen Klima brauche.
Gönderdiği bir çeşit Trojan atı olsun. Farzedelim, o IMFnin bizi gözetlemesi için.
Das von IMF geschickt wurde, um uns auszuspionieren? Angenommen sie ist wirklich so was wie ein trojanisches Pferd.
tut ki siz… yani, farzedelim, Komiser Lucerne haklı idi,
Inspektor Lucerne hat Recht…- Nehmen wir an, Sie… und Claire Daley erpresste Sie
Farzedelim ki, doktora gittiniz ve doktor size dedi ki,'' Laboratuvar sonuçlarını henüz aldım, kolesterolünüz biraz yüksek.
Angenommen Sie gehen zum Arzt und der sagt:"Ich habe Ihre Ergebnisse vom Labor zurück und Ihr Cholesterin ist etwas erhöht.
Kırmızı adama 100 dolar verilmiştir ve maviye bir paylaşım teklif edebilir. Kırmızının 70i kendisine saklayıp maviye 30 teklif ettiğini farzedelim. Yani maviyle 70-30 bir paylaşım teklif ediyor.
Die rote Person erhält 100$ und sie darf der blauen einen Anteil anbieten. Angenommen Rot will 70 behalten, und bietet Blau 30 an. Er bietet also ein 70/30-Verteilung an.
Bir de şöyle bakalım, farzedelim ki akıl sağlığın yerinde,
Wenn das so ist, und mal angenommen du bist geistig gesund,
Kırmızı adama 100 dolar verilmiştir ve maviye bir paylaşım teklif edebilir. Kırmızının 70i kendisine saklayıp maviye 30 teklif ettiğini farzedelim.
Die rote Person erhält 100$ und sie darf der blauen einen Anteil anbieten. Angenommen Rot will 70 behalten, und bietet Blau 30 an.
Cesedi yarın sabah bulacaklarını farzedelim… Önce, her zamanki şüphelilerin parmaz izlerini kontrol edceklerdir.
Sagen wir mal, man findet den Leichnam morgen früh… dann werden sie zuerst die Abdrücke mit den üblichen Verdächtigen vergleichen.
Cesedi yarın sabah bulacaklarını farzedelim Önce, her zamanki şüphelilerin parmaz izlerini kontrol edceklerdir. İki cinayeti birbirine bağlamaları vakit alır, ama sonunda peşine düşeceklerdir.
Sagen wir mal, man findet den Leichnam morgen früh dann werden sie zuerst die Abdrücke mit den üblichen Verdächtigen vergleichen.
Kırklarımın sonundaydım, kuş kafesindeki bir kanarya gibi tweet atmaya başladım. ve farzedelim ki, bilirsiniz, benim hayatıma dikkatle bakanlar inandığım mucizeye hayran olacaktır.
Ich war in meinen späten 40ern, begann zu twittern wie ein Kanarienvogel im Käfig und nahm an, dass die Menschen, die in mein Leben einblickten, es bestaunen würden wie das Wunder, als das ich es betrachtete.
Farzedelim ki ailelerin boykotu, IŞİDin işlerini yürütebilmesi için
Wenn der Boykott der Eltern Teil einer größeren Strategie wäre,
Deney kabında bakteriler çoğalır. Her kuşakta sayılarının ikiye katlandığını farzedelim: Sonlarının gelmesinden beş kuşak önce deney kabının 16da 15i boştur,
In einer Petrischale verdoppeln sich Bakterien, sagen wir, in jeder Generation, und fünf Generationen vor dem Ende ist die Petrischale zu 15/16 leer, in der nächsten Generationen zu 3/4
Hayır, farzet Philippee söyledim.
Nein, angenommen, ich erzähle es Philippe.
Sonuçlar: 49, Zaman: 0.0648

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca