HALIDIR - Almanca'ya çeviri

Zustand
durumu
devlet
koşulu
hali
wird
olacak
olmak
edilebilir
edilir
edilmelidir
ediliyor
olur
edilecek
edilmektedir
ise
gehauene
vurdu
oyulmuş
dann
sonra
o zaman
daha sonra
ardından
da
peki
böylece
olur
derken
ise
ist
olmak
onun
olur
olun
olmak misin
ise
en
adamın

Halidir Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
uyandırılamadığı bir bilinçsizlik halidir.
eine Person nicht reagiert und nicht aufgeweckt werden kann.
Chidorinin gelişmiş halidir.
Ist eine Weiterentwicklung von Chidori.
Sadece bir uyuşukluk ve ıstırap halidir.”.
Es ist nur traurig und erbärmlich.”.
Öfke de bir ruh halidir, ama insan duyguları ile yapmak her şeye sahiptir.
Ärger ist auch ein Zustand des Geistes, aber es hat alles mit menschlichen Emotionen zu tun.
Ayrıca hiçbir şey bilmediği halde işkence gören kişileri izlemekten hoşlanmam.
Und ich seh' nicht gern zu, wenn Leute, die nichts wissen, gefoltert werden.
Auda, Amarın kölesi haline gelen Zamiranın, oglu.
Auda, Sohn von Zamira, der zum Sklaven von Amar wurde.
Silah haline getirilmiş suçiçeği!
Als Waffen einsetzbare Pockenerreger!
Halsizlik ve şaşkınlığın yakında geçer.
Die Schwäche und die Desorientierung gehen bald vorbei.
O halde ona söyleme. Yardım edemeyecekse, ona söyleme.
Wenn er nicht helfen kann, sag nichts.
O halde neden arka bahçede pusuda bekliyorlar?
Wieso wurde der im Garten abgeknallt?
O hâlde neden kilise boştu?
Warum war die Kirche dann leer?
O halde bana gösterdiğin gerçek değildi.
Was du mir gezeigt hast, war also nicht real.
O halde sizin için avlanmanızın, ateş açılmasının
Wenn es euch nichts ausmacht, beschossen
O halde bunu daha ne kadar sürdüreceksin?
Also… wie lange machen Sie das noch?
O halde bu demek oluyor
Denn das würde bedeuten, dass mein Sohn wirklich,
Haline bir bak, şimdiden espriler patlatıyorsun.
Schau dich an, macht schon wieder Witze.
Onu reddettiğin halde Paulün biletlerini bize vermesi büyük incelik.
Wie nett von Paul, uns Karten nach deiner Absage zu geben.
Önemli hale geldi ve bu noktada Sandra Morris olayı.
Und hier wird die Morris-Sache wichtig.
Tamam. O halde sizin için avlanmanızın, ateş açılmasının
Okay. Wenn es euch nichts ausmacht, beschossen
O halde bu bizim kaderimiz Alithea.
Das ist also unser Schicksal, A lit he a.
Sonuçlar: 44, Zaman: 0.0575

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca