Kuyuda Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Kuyuda iki deveyi zehirle.
Vergifte zwei Kamele am Brunnen.Kuyuda üç madeni para var.
Drei Münzen in einem Brunnen.Dikkatle doğrudan kuyuda zaten mevcut Trombin pipet için dikkatli.
Vorsicht, sorgfältig pipette direkt O kuyuda neler olduğunu,
Erinnerst du dich nicht, was am Brunnen passiert ist?O kuyuda neler olduğunu biliyorum.
Ich weiß, was am Brunnen geschehen ist.Ne var? Kuyuda bir adamımızı kaybettik.
Ne var? Kuyuda bir adamımızı kaybettik?
Wir haben unten einen Mann verloren. Was?Samson! Kuyuda Filistinli askerler…- Samson!
Samson, Samson. Ein paar Philister-Soldaten am Brunnen.1 x DPBS 100 µL kuyuda bırakın.
Mal mit DPBS und 100 µL 1 X DPBS in den Brunnen.Babam ve büyükannem gibi, hepsi öldü ve bu kuyuda yaşıyorlar!
Und auch Papa und Oma, alle sind tot und leben in Löchern!Melek göründü kuyuda.
Der Engel erschien dem hl.O dedi: Muallim, kuyunun etrafında olan çok, ama kuyuda kimse yok!
Melek göründü kuyuda.
Der Engel erscheint dem hl.Sen dönmeden önce iki kız, arındırılmak yerine, kendilerini kuyuda boğmayı seçti.
Am Tag vor deiner Rückkehr haben sich zwei Mädchen in einen Brunnen gestürzt, um der Beschneidung zu entgehen.O kuyuda beni hayatta tutan tek şey onu öldürme düşüncesiydi. Akıl sağlığımı koruyan.
Eine auf sie gerichtete Waffe ist das Einzige, was mich im Brunnen am Leben und bei Verstand hielt.Kuyudan gelen Islık.
Sen Kuyuya aitsin.
Du gehörst dem Brunnen.Her kuyunun suya ihtiyacı var
Jeder Brunnen braucht Wasser.Kuyunun etrafında, izinsiz girenlere uyarı olarak konulmuş… çit şeklinde bir ayin zinciri var.
Als Warnung an Eindringlinge, um sie fernzuhalten. Eine rituelle Absperrkette umgibt den Brunnen.Ve ailem kuyuyu zehirlememeye başlayınca.
Und ohne, dass meine Familie den Brunnen vergiftet.
