Onu uyarmaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Onu uyarmaya çalışmamın nedeni de buydu.
Sadece onu uyarmaya çalışıyordum.
Belki biri onu uyarmaya çalışıyordu.
Onu uyarmaya çalışıyordum.
Onu uyarmaya çalıştım… ama Ed beni yakalayıp dövdü.
Evet, ama onu uyarmaya çalıştın.
Belki de Laura neler olduğunu öğrendi ve onu uyarmaya çalıştı.
Belki Laura bunu öğrendi ve onu uyarmaya çalıştı.
Yani, hiç bir zaman Coledan hoşlanmamıştım ve onu uyarmaya çalışmıştım.
Lana için endişelendim ve onu uyarmaya geldim ama görünüşe göre geç kalmışım.
Oyuna geri dönüp onu uyarmaya çalıştım… ama adamın sadece… onun olduğu gibi mutlu bir çocuk olduğuna ikna olmuştu… ve beni dinlemedi. Ve sen bunu ortaya çıkardığında.
Onu uyarmam gerek.
Onu uyarmak zorundayım.- Zelda!
Palmerın saldırıyla ilgili onu uyarması hususunda, burada başka kanıt kalmadı.
Onu uyarmak zorundayım.- Zelda.
Ve onları uyarmaya çalışırken, gülüyorlar.
Onu uyarmak zorundayım.
Zelda.- Onu uyarmak zorundayım!
Bu Başbakan. Bunu teyzeme götürüp, onu uyarmalıyız.
Anlaşılan onu uyarmak.