ONU UYARMAYA - Almanca'ya çeviri

ihn warnen

Onu uyarmaya Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Onu uyarmaya çalışmamın nedeni de buydu.
Deshalb wollte ich sie warnen.
Sadece onu uyarmaya çalışıyordum.
Ich versuchte nur, sie zu warnen.
Belki biri onu uyarmaya çalışıyordu.
Jemand versuchte, ihn zu warnen.
Onu uyarmaya çalışıyordum.
Ich versuchte, sie zu warnen.
Onu uyarmaya çalıştım… ama Ed beni yakalayıp dövdü.
Ich wollte sie warnen, aber er hat mich erwischt und verprügelt.
Evet, ama onu uyarmaya çalıştın.
Ja, aber du hättest ihn warnen können.
Belki de Laura neler olduğunu öğrendi ve onu uyarmaya çalıştı.
Vielleicht wollte Laura ihn davor warnen.
Belki Laura bunu öğrendi ve onu uyarmaya çalıştı.
Vielleicht wollte Laura ihn davor warnen.
Yani, hiç bir zaman Coledan hoşlanmamıştım ve onu uyarmaya çalışmıştım.
Ich mochte Cole nie wirklich und wollte sie warnen.
Lana için endişelendim ve onu uyarmaya geldim ama görünüşe göre geç kalmışım.
Ich hab mir Sorgen um Lana gemacht und wollte sie warnen, aber offensichtlich bin ich zu spät.
Oyuna geri dönüp onu uyarmaya çalıştım… ama adamın sadece… onun olduğu gibi mutlu bir çocuk olduğuna ikna olmuştu… ve beni dinlemedi. Ve sen bunu ortaya çıkardığında.
Um sie zu warnen, aber sie war überzeugt, Und als du das hörtest, ging ich wieder ins Spiel, er wäre nur ein netter Teenager.
Onu uyarmam gerek.
Ich muss sie warnen.
Onu uyarmak zorundayım.- Zelda!
Ich muss sie warnen. Zelda!
Palmerın saldırıyla ilgili onu uyarması hususunda, burada başka kanıt kalmadı.
Es gibt hier keine Beweise mehr, dass Palmer sie warnen wollte.
Onu uyarmak zorundayım.- Zelda.
Zelda! Ich muss sie warnen.
Ve onları uyarmaya çalışırken, gülüyorlar.
Und wenn man sie warnen will, denken sie,
Onu uyarmak zorundayım.
Ich muss sie warnen.
Zelda.- Onu uyarmak zorundayım!
Ich muss sie warnen. Zelda!
Bu Başbakan. Bunu teyzeme götürüp, onu uyarmalıyız.
Wir müssen damit zu meiner Tante und sie warnen. Das ist der Premierminister.
Anlaşılan onu uyarmak.
Offensichtlich sie warnen.
Sonuçlar: 41, Zaman: 0.0337

Kelime çeviri

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca