Pencere yok Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Programming
-
Computer
Hiç pencere yok diye düşünüyorsun.
Pencere yok, dışarıyla bir irtibatınız yok. .
Es gibt kein Fenster, keinerlei Verbindung nach draußen.Ama pencere yok, yalnızca o iğrenç floresan lambalar var.
Aber es gibt keine Fenster, nur dieses eklige Neonlicht.Pencere yok, tek kapısı var. Oda güçlendirilmiş çelikten.
Es gibt keine Fenster, eine Tür aus dickem Panzerstahl.Kapı yok. Pencere yok.
Hem de hapishanede pencere yok.
Und im Zuchthaus gibt es keine Fenster.Çok garip, yatak odasında pencere yok.
Seltsam, das Schlafzimmer hat kein Fenster.Hem de hapishanede pencere yok.
Und im Arbeitshaus gibt es keine Fenster.Hava bayat, pencere yok.
Mit stickiger Luft, ohne Fenster.En azından orada pencere yok.
Da gibt's keine Fenster.Depoda pencere yok ve aktif ısıtma yok,
Fark ettiğin gibi, pencereleri yok ve tüm tozlar doğrudan turistlere uçuyor.
Wie Sie bemerkt haben, hat er keine Fenster und der ganze Staub fliegt direkt zu den Touristen.Bu odaların pencereleri yok ve ıslak elbiseler burada kurutulmaya çalışılıyor.
Diese Räume haben keine Fenster und hier soll die nasse Wäsche trocknen.Neden hala pencereleri yok?
Aber warum gibt es keine Fenster?Tek giriş çıkışı buradan, penceresi yok.
Der einzige Aus- oder Eingang, keine Fenster.Bu odanın bir tek kapısı var, penceresi yok.
Es ist die einzige Tür, keine Fenster.Ve durmaksızın çalışan bir klima. Pencereler yok, resimler yok, .
Keine Fenster, Ve durmaksızın çalışan bir klima. Pencereler yok, resimler yok, .
Und eine Klimaanlage, die nie ausgeht. Keine Fenster, Ama Bella Vista odası daha küçük ve penceresi yok.
Der Bella-Vista-Saal ist kleiner und hat keine Fenster.Belki pencerelerimiz yoktur, fakat Sunset Stripin en iyi manzarasına sahibiz.
Aber die beste Aussicht am Sunset Strip. Wir haben keine Fenster.
