TICARETLE - Almanca'ya çeviri

Handel
ticaret
işlem
ticari
takas
anlaşma
piyasa
trade
takası
satış

Ticaretle Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Bu durumda o ülkenin ticaretle ilgili mevzuatlarını iyi bilmeniz gerekir.
Sie sollten die Vorschriften Ihres Landes kennen, wenn es um den Handel mit diesen Instrumenten geht.
O bölgede daha önceleri ticaretle ilgili çok az belirtilerle karşılaşmıştık.” diyor Braswell.
Es gibt nur wenige frühere Hinweise auf Handel in diese Richtung”, sagte Braswell.
Yahudilerin faaliyet alanı zorunlu olarak ticaretle ve para ödünç vermekle sınırlandırılmıştı.
Juden waren auf Handel und Geldverleih zwangsweise beschränkt.
Ticaretle, ortaklar arasında karşılıklı dayanışma
Mit Handel herrscht gegenseitige Abhängigkeit
Diğer sistemler ise ticaretle oluştu.
Andere Systeme entwickelten sich aus Handel.
Tatlım bak ben ticaretle uğraşıyorum.
Ich arbeite im Verkauf, Schatz.
Şehirlerde yaşayan halk, ticaretle uğraşmaktaydı.
In beiden Städten arbeitete er im Handel.
Damadım Michael Milanoda ticaretle uğraşıyor.
Mein Schwiegersohn Michael handelt in Mailand mit Aktien.
Ama Kattegatı fetihle değil ticaretle geliştirmekten bahsettin.
Du sprachst jedoch davon, Kattegat durch Handel groß zu machen, nicht Eroberungen.
Kral Bjorn, Kattegatın yalnızca ticaretle var olabileceğine inanıyordu.
König Björn glaubte, dass Kattegat durch den Handel allein existieren könnte.
Euronun uluslararası rolü sadece ticaretle ölçülmemektedir.
Die internationale Rolle des Euro wird nicht nur am Handel gemessen.
Bir müddet babası ile birlikte, ticaretle meşgul oldu.
Danach arbeitete er für einige Zeit zusammen mit seinem Vater im Handel.
Land OLakes CEOsu: Çiftçiler ticaretle ilgili cevaplara ihtiyaç duyuyor.
Land O'Lakes CEO: Landwirte brauchen Antworten auf den Handel.
İkisi de ticaretle uğraşıyor.
Beide sind im Handel tätig.
Yılından bu yana ticaretle uğraşmaktadır.
Er ist seit 1975 im Handel.
( 8) Kuruluşlar ticaretle uğraşamaz.
(8) Organisationen können keinen Handel betreiben.
BAE içinde serbest bölgeler dışında ticaretle iştigal edemezler.
In den VAE können Sie nicht außerhalb der Freizonen handeln.
Dahası, TPPnin yirmi dokuz bölümünün sadece beşi ticaretle ilgili.
Darüber hinaus handeln nur fünf der neunundzwanzig Kapitel der TPP vom Handel.
Bu anlaşmalar barışa ya da ticaretle ilgili dış politikalara ilişkindir.
Diese Abkommen beziehen sich auf friedens- oder handelsbezogene Außenpolitik.
Kendi temel ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde ticaretle uğraşmazlar.
Sie beteiligen sich nicht am Handel über die Erfüllung ihrer eigenen Grundbedürfnisse hinaus.
Sonuçlar: 79, Zaman: 0.032

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca