UYDURMA - Almanca'ya çeviri

erfunden
icat
icat etmek
keşfetmek
uydurmak
yaratmak
uyduruyorlar
erfundene
icat
uydurma
yarattı
uyduruk
keşfetti
uydurulmuş
Erfindung
icat
buluşu
uydurması
ersonnene
falscher
yanlış
sahte
hata
yanılıyorsun
nur
sadece
yalnızca
tek
ancak
sırf
ausgedacht
bulmam
düşünmek
uydurmak
uydurabilirim
yapmalıyım
bir şey
erfundenen
icat
uydurma
yarattı
uyduruk
keşfetti
uydurulmuş
erfinden
icat
icat etmek
keşfetmek
uydurmak
yaratmak
uyduruyorlar
erfinde
icat
icat etmek
keşfetmek
uydurmak
yaratmak
uyduruyorlar
Erfindungen
icat
buluşu
uydurması

Uydurma Turkce kullanımına örnekler ve bunların Almanca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Programming category close
  • Computer category close
Bunların hepsi uydurma hikayeler.
Das sind alles erfundene Geschichten.
Belki de uydurma bir suçlamadır.
Vielleicht erfinden sie die Anklage.
Leonard, uydurma bir duygusuz uzayli irkinin adimlarindan gidecek kadar… nasil aptal olabildim?
Leonard, wie konnte ich nur so dumm sein, dass ich mich in die Fußstapfen einer erfundenen Alienrasse ohne Gefühle begeben wollte?
Kelimelerin uydurma olduğunu unutuyoruz.
Wir vergessen, dass Wörter erfunden sind.
Evet, evet, hepsi uydurma hikayeler.
Ja, alles erfundene Geschichten.
Kekistan bayrağı, uydurma bir alternatif sağ ülkesinin Nazi savaş bayrağı uyarlaması.
Die Flagge von Kekistan, einem erfundenen, ultrarechten Land, das auf einer Nazi-Kriegsflagge basiert.
Uydurma bir soyadı kullanmak da tehlikeli olabilir.
Einen Familiennamen erfinden, wäre gefährlich.
Kelime uydurma, lütfen.
Bitte erfinde keine Wörter.
Kulağa uydurma isim geliyor.
Der Name klingt erfunden.
Şimdiye kadar duyduğum en kötü uydurma isimdi.
Das ist der schlechteste erfundene Name, den ich je gehört habe.
Bu uydurma haberi radyoda mı duyuracak? Oh, Tanrım?
Oh Herr. Er will diese Erfindungen über das Radio verbreiten?
Uydurma Dağlık Karabağ Cumhuriyeti nin kurulması.
Gründung der erfundenen Republik Bergkarabach.
Henüz uydurma yaşında olmadığım için, ben anlatmakla yetineceğim.
Da ich zum Erfinden noch nicht alt genug bin, begnüge ich mich damit, zu berichten.
Onun için bahaneler uydurma.
Erfinde keine Ausflüchte für ihn.
Uydurma ya da değil.
Erfunden oder nicht.
Uydurma cümleler yerine kendiliğinden ilginç olan gerçek içeriklerle öğreniyorlar.
Anstatt mit erfundenen Sätzen zu lernen, lernt man mit echten Inhalten, was schon an sich interresant ist.
Bu uydurma haberi radyoda mı duyuracak?
Er will diese Erfindungen über das Radio verbreiten?
Gus, var olmayan şeyleri kafadan uydurma.
Gus, du kannst nicht einfach Dinge erfinden, die es nicht gibt.
Ali Ikka, bir şeyler uydurma.
Ali Ikka, erfinde nichts.
Esparza bunun uydurma olduğunu ve.
Aber Esparza sagte, dass es erfunden wurde und dass.
Sonuçlar: 152, Zaman: 0.0396

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Almanca