OTURMAKTAN - Bulgarca'ya çeviri

да седя
oturmak
oturuyor
burada oturup
mi oturayım
oturacak
да стоя
durmamı
kalmak
oturmak
oturup
beklemek
dikilmek
kalıp
kalayım
ayakta
burada
седене
oturmak
седнали
oturmak
oturarak
oturan
oturun
да седиш
oturmak
oturuyor
burada oturup
mi oturayım
oturacak
да седите
oturmak
oturuyor
burada oturup
mi oturayım
oturacak
да сядам
oturmak

Oturmaktan Turkce kullanımına örnekler ve bunların Bulgarca çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
Burada oturmaktan mutluyum.
Добре съм си тук.
Ya da bir başına, televizyonun başında oturmaktan.
Или стоейки сама пред телевизора.
Baltimoreda Martha Teyzeyle oturmaktan iyidir.
По-хубаво е от леля Марта и Балтимор.
Bütün gece burada oturmaktan üşütüp öleceksiniz.
Седя тук цяла нощ, ще пукна от студ.
Ben de dans etmek istediğimde evde oturmaktan hoşlanmıyorum.
И аз не обичам да бездействам у дома, когато ми се танцува.
Bütün gün burada oturmaktan iyidir.
По-добре отколкото цял ден да киснем тук.
Nasıl bir gün yaşayacağını asla bilemiyorsun. Tamam, onların üstüne oturmaktan kaçmadım.
Добре, аз наистина не можах да избегна да седна върху тях.
Ben sadece dışarıda işe yarayabileceğim halde ofiste oturmaktan sıkıldım.
Просто съм уморен, не ми се връща в офиса. щом като можеш да бъда полезен тук.
Evet, çok oturmaktan uyuşmuşum biraz.
Да, аз съм малко схванат. Седейки прекалено дълго.
Hiçbişey yapmadan gün boyu evde oturmaktan daha iyi olacağını düşündüm.
Реших, че е по-добре отколкото да се мотае цял ден вкъщи.
Burada gece gündüz bir başıma oturmaktan kafayı yiyeceğim.
Стоенето тук ме подлудява. Сам сама по цели дни и нощи.
McCabe burada oturmaktan bıktım.
Макейб… Писна ми да вися тук.
Ne yani, bütün gün burada oturmaktan daha iyi işim olamaz mı?
Какво, мислиш, че нямам нещо по-добро за правене от това да седя тук цял ден?
Herhangi bir şey burada oturmaktan daha iyidir.
Всичко друго е по-добро от това да седя тук и да гледам как косата
güvenmiyorum ama oturmaktan, dikilmekten ve yuvarlanmaktan sıkıldım.
но ми омръзна да сядам, да ставам и да се претъркулвам.
Bu, azıcık bir maaş için her gün sekiz saat bir ofiste oturmaktan daha iyi.
Това е по-добре, отколкото да седиш в офис осем часа всеки ден колкото да не умреш от глад.
Oturmaktan sıkıldıklarında; ki bu çok sık oluyordu, mutfağa gidip bisküvi alıyorlardı.
Когато им омръзнеше седенето, което често се случваше, отиваха до кухнята да хапнат бисквити.
Belçikada normal olduğu için kocası ve eşi masaya ayrı ayrı oturmaktan şaşırmayın.
Не се изненадвайте, ако съпругът и съпругата седнат на масата отделно, защото това е нормално в Белгия.
Sense sadece oturmaktan ve iyi adam olmaktan başka bir şey yapmıyorsun ve Lux buraya geliyor.
Ти просто си стоиш тук и си добър човек и Лукс бяга при теб.
Hapishanede geçirdiğim tüm zaman boyunca oturmaktan başka birşey yapmadığımı mı söylüyorsun?
Опитвате се да кажете, че времето ми затвора, не е било нищо освен стоене?
Sonuçlar: 52, Zaman: 0.0905

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Bulgarca