ISTEDIĞI ZAMAN - Ingilizce'ya çeviri

• when he wants
• whenever he wants
• time he wants
• anytime he wants
• when he asked
• when he wanted
• whenever he wanted
• time he wanted
• anytime he wanted
• when he wishes
• when he desires

Istediği zaman Turkce kullanımına örnekler ve bunların Ingilizce çevirileri

Yalnız kalmak istediği zaman gittiği yer.
It's where he goes when he wants to be alone.

Eduardo senelerdir benim arkadaşımdır, ve istediği zaman buraya gelebilir.
Eduardo has been my friend for ages, and he can come here whenever he wants.

Bu köylünün istediği zaman sizi öldürebileceğini anlamıyormusunuz?
Do you realise that this savage can kill you any time he wanted?

Gitmek istediği zaman.
When he wanted to go.

Felix Faustun istediği zaman esere ulaşabildiği anlamına geliyor.
It means Felix faust had access to the artifact whenever he wanted.

Bir erkeğin senden bir şey istediği zaman söylediği şeyler.
It's something… a guy says when he wants something from you.

Richard her istediği zaman seks yapsaydım, benden sıkılırdı.
If I gave Richard sex every time he wanted it, I would be a wreck.

O beni istediği zaman indirebilirdi. Hayır.
He could have taken me anytime he wanted. No.

Üniversiteye gittiğinde, istediği zaman suretlerimi ödünç almasına izin verdim.
When he went to college, I encouraged him to borrow- my surrogates whenever he wanted.

Bir şey istediği zaman hoş alamadığı zaman kabaydı.
Charming when he wanted something. Ruthless if he didn't get it.

Sadece kendi yapmak istediğini, sadece kendi yapmak istediği zaman yapıyor.
He only does what he wants to do exactly when he wants to do it.

Grocero istediği zaman bizi temizleyebilirdi.
Grocero could have dusted us any time he wanted.

Ne yapmak istediyse, istediği zaman yaptı.
Whatever he wanted to do, whenever he wanted to do it.

O beni istediği zaman indirebilirdi.
He could have taken me anytime he wanted.

İnsanları canı istediği zaman çağırabileceğini düşünüyordu.
He believed he could summon people when he wanted.

Ashley, John canı istediği zaman yer.
When he wants to eat. Ashley, John will eat.

Şüpheliyle dost olmaya çalış… yoksa istediği zaman çıkıp gidebilir.
Because he can walk whenever he wants. I suggest you make this suspect your friend.

Winslow 6 yılda istediği zaman bana saldırabilirdi.
Winslow could have attacked me any time he wanted in the past six years.

Beni yere devirdi ve beni istediği zaman öldürebileceğini söyledi.
Then he said he could kill me whenever he wanted.

Hayır. O beni istediği zaman indirebilirdi.
He could have taken me anytime he wanted. No.