ELINDEKI - Yunan'ya çeviri

στο χέρι
έχεις
var
yok
sahip
zaten
daha
olduğunu
elimde
aldım
yanımda
κρατάς
tutuyorum
tutarım
tuttum
elimde
saklıyorum
saklarım
tutacağım
tutayım
tutun
πήρε
alıyorum
alırım
götürüyorum
ben alıyorum
aldım
arıyorum
alacağım
alayım
ararım
elde
στη διάθεσή
στα χέρια
έχει
var
yok
sahip
zaten
daha
olduğunu
elimde
aldım
yanımda
είχε
var
yok
sahip
zaten
daha
olduğunu
elimde
aldım
yanımda
έχετε
var
yok
sahip
zaten
daha
olduğunu
elimde
aldım
yanımda
κρατούσε
tutuyorum
tutarım
tuttum
elimde
saklıyorum
saklarım
tutacağım
tutayım
tutun
κρατώντας
tutuyorum
tutarım
tuttum
elimde
saklıyorum
saklarım
tutacağım
tutayım
tutun
κρατάει
tutuyorum
tutarım
tuttum
elimde
saklıyorum
saklarım
tutacağım
tutayım
tutun

Elindeki Turkce kullanımına örnekler ve bunların Yunan çevirileri

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
Samurayın elindeki bilgilere ulaşmamız gerekti.
Έπρεπε να βρούμε τις πληροφορίες που είχε ο Σαμουράι.
Elindeki her ne ise, kara delik kadar soğuk.
Ό, τι κι αν έχει, είναι κρύο σαν μια μαύρη τρύπα.
Teknolojik ilerlemeler, patolojik bir suçlunun elindeki balta gibidir.
Η τεχνολογική πρόοδος μοιάζει με τσεκούρι στα χέρια ενός παθολογικού εγκληματία.
Sana 6.000 dolar vereceğim ama hepsini istiyorum, elindeki her şeyi.
Θα σου δώσω 6. 000 δολάρια, αλλά θέλω τα πάντα, όλα όσα έχεις.
Elindeki büyük baltayı biliyor.
Κρατάει ένα μεγάλο τσεκούρι και το ακονίζει.
Elindeki tek şey buydu ve sen bunu ondan aldın.
Αυτό ήταν όλο ότι είχε. Και τώρα του το αφαίρεσες κι αυτό.
Şimdi elindeki şey sadece şu eski peynirli şey mi?
Τι είναι αυτό το κέρασμα με το τυρί, που το έχετε όλοι;?
Elindeki bantları bir görsen. Söylesene, kaç tane olduğunu!
Πρέπει να δεις πόσες κασέτες έχει ο Ζυ λ. Πες του!
Sonra da elindeki silahı gördüm.
Μετά είδα ότι κρατούσε ένα όπλο.
KITT, Frank Sandersonın şirket geçmişi ile ilgili elindeki tüm bilgiyi verir misin?
Κίτ δώσε μου ότι στοιχεία έχεις για την εταιρία του Φράνκ Σάντερσον?
Yani elindeki sadece bu mu?
Αυτό έχετε μόνο, λοιπόν;?
Elindeki bir ilmikti.
Και κρατάει μια θηλιά.
Fischerın elindeki ben değildim, bebeğim.
Δεν είχε εμένα ο Φίσερ, μωρό μου.
Savcının elindeki delile göre kızın erkek arkadaşı hala hayatta olabilir.
Ο εισαγγελέας έχει αποδείξεις ότι ο σύντροφος της κοπέλας είναι ακόμα ζωντανός.
Elindeki silah buydu.
Αυτό, Αυτό το όπλο κρατούσε.
Onu koruman gerek. Elindeki tek şans o.
Πρέπει να την προστατέψεις, είναι η μόνη ελπίδα που έχεις.
Elindeki en iyi şampanya nedir?
Ποιές είναι οι καλύτερες σαμπάνιες που έχετε;?
FBIın elindeki en zor vakaları çözeceğiz.
Θα λύσουμε τις δυσκολότερες υποθέσεις που είχε ποτέ το FBI.
Prens Annabanın elindeki anahtar Afrikadaki toprakların kiliti odalarının olabilir.
Η γη στην Αφρική είναι ένα κλειδωμένο δωμάτιο και ο πρίγκιπας Άναμπα πιθανόν κρατάει το κλειδί.
Elindeki her şeyi verebilir ama asla başkasından bir şey almaz.
Μπορεί να δώσει αυτά που έχει αλλά ποτέ δεν θα αρπάξει κάτι από κάποιον άλλο.
Sonuçlar: 560, Zaman: 0.0604

En çok sorulan sözlük sorguları

Turkce - Yunan