A STOCKING in Turkish translation

• çorap
• çorabı

Examples of using A stocking in English and their translations into Turkish

And we decided to use a rock and a stocking rather than a sandbag. Deborah rang.
Ve kum torbası yerine bir taş… ve kadın çorabı kullanmaya karar verdik. Deborah aradı.

Deborah rang, and we decided to use a rock and a stocking rather than a sandbag.
Deborah aradı,… ve kum torbası yerine bir taş ve kadın çorabı kullanmaya karar verdik.

I'm gonna tie'em back-to-back in chairs until they're forced to get along and I'm gonna wear a stocking on my head.
Çıkana kadar onları arka arkaya sandalyeye bağlayacağım ve ben de başıma bir çorap geçireceğim.

I asked her to lend me a stocking, a shoe, a false eyelash, and that bracelet… that
ona aldığın bir çorabını, bir ayakkabısını bir takma kirpik

And when she goes,"I'm not a grandma, we go, Tell that to Haley and my's baby. We hang a stocking for"Grandma Claire.
Anneanne Claire'' için bir çorap asarız ve o da'' Ben anneanne değilim ki'' dediğinde… biz de'' Bunu Haleyye ve benim bebeğimize söyle'' deriz.

We hang a stocking for"Grandma Claire, we go, Tell that to Haley and my's baby. and when she goes,"I'm not a grandma.
Anneanne Claire'' için bir çorap asarız ve o da'' Ben anneanne değilim ki'' dediğinde… biz de'' Bunu Haleyye ve benim bebeğimize söyle'' deriz.

I asked her to lend me a stocking, a shoe, a false eyelash I explained to her that I wanted to play a game and get even with you.
ve bana bir çorap, bir ayakkabı, durumları eşitlemek istediğimi anlattım Ona sana bir oyun oynayıp.

And I asked her to lend me a stocking, a shoe, a false eyelash I explained to her that I wanted to play a game and get even with you, and that bracelet that you would bought her.
Sahte kirpik ve ona aldığın durumları eşitlemek istediğimi anlattım Ona sana bir oyun oynayıp ve bana bir çorap, bir ayakkabı, bileziği vermesini istedim.

bought her. I explained to her that I wanted to play a game and get even with you, and I asked her to lend me a stocking, a shoe, a false eyelash.
ona aldığın durumları eşitlemek istediğimi anlattım Ona sana bir oyun oynayıp ve bana bir çorap, bir ayakkabı, bileziği vermesini istedim.

It's just a stocking.
Bu sadece bir çorap.

It's a stocking, Nigel.
Hediye çorabı, Nigel.

A stocking around her neck.
Boynuna külotlu çorap geçirmiş.

I think it was a stocking.
Galiba bir çoraptı.

I think it was a stocking or a scarf.
Ya çorap ya da eşarptı.

Oh!- It's just a stocking.- Please!
Lütfen.- Bu sadece bir çorap.- Oh!

Please.- Oh!- It's just a stocking.
Bu sadece bir çorap.- Oh!- Lütfen.

Oh!- It's just a stocking.- Please.
Oh!- Lütfen.- Bu sadece bir çorap.

It's just a stocking.- Oh!- Please.
Bu sadece bir çorap.- Oh!- Lütfen.

Oh!- It's just a stocking.- Please.
Bu sadece bir çorap.- Oh!- Lütfen.

Oh!- Please.- It's just a stocking.
Bu sadece bir çorap.- Oh!- Lütfen.