AN ELECTRONICS in Turkish translation

[æn ˌilek'trɒniks]
[æn ˌilek'trɒniks]
bir elektronik
electronics
elektrik aletlerini

Examples of using An electronics in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Looks like an electronics store in here.
Tamamdır. Burası elektronik dükkanına dönmüş.
When he's had a drink he calls himself an electronics engineer.
Bir bardak içki içtiğinde kendine elektronik mühendisi der.
And Henry Olerud, an electronics geek.
Ve Henry Olerud, elektronik uzmanı.
Of course I can. I'm an electronics whiz.
Tabii ki. Ben elektronik ustasıyım.
I'm an electronics whiz.- Of course I can.
Tabii ki. Ben elektronik ustasıyım.
Trained as an electronics engineer, like his father, he worked at
Bir elektronik mühendisi olarak eğitim gördü
A few years later Mr. Stevenson got a job as a sales clerk in an electronics store.
Birkaç yıl sonra Bay Stevenson bir elektronik mağazasında satış elemanı olarak işe başlamış.
Just a few months after launch, however, an electronics failure caused the probe to go into standby mode,
Ancak fırlatmadan bir iki ay sonra bir elektronik hata sonucu sonda bekleme moduna girdi
An electronics warehouse ships televisions
Bir elektronik mağazası, belli kombinasyonlarla,
Researchers here are using this powerful light beam to investigate new materials which may have the potential to bring about an electronics breakthrough as great as any before.
Buradaki araştırmacılar bu güçIü ışık demetini önceki diğer gelişmeler gibi büyük bir elektronik ilerlemeye olanak sağlayacak yeni potansiyel malzemeleri araştırmak için kullanıyor.
she had just turned 18 and quit her first job on the assembly line of an electronics factory.
daha henüz 18ine girmişti ve bir elektronik fabrikasındaki montaj işçiliğinden henüz çıkmıştı.
A couple days before he died, Butch Callahan went to an electronics store and bought a pen with a microphone hidden in the tip.
Ölmeden birkaç gün önce Butch Callahan bir elektronik eşya mağazasına gidip ucunda gizli mikrofon olan bir kalem almış.
The girl came to him crying, said that her brother broke into an electronics store.
Kız ağlayarak ona geldi, Abisinin bir elektronik eşya dükkânına zorla girdiğini söyledi.
He got an offer, in the new mall in Ramot. to become a partner in an electronics store.
Ramottaki yeni çarşıda elektronik dükkânında Bir teklif aldı, ortak olması için.
Early life==Hicks was born in New York City, the daughter of Jackie, a homemaker, and Walter Hicks, an electronics salesman.
Yaşamı ==1951 yılında New Yorkta, elektronik satıcısı Jackie ve Walter Hicksin kızı olarak dünyaya geldi.
jewelry store, an electronics.
bir kuyumcu, bir elektronik eşya mağazası ve bir kafe.
I am a tradesman. I have an electronics store in a busy passage at Karaköy.
Hocam ben esnafım, Karaköyde bir pasajda böyle işlekte bir pasajda bir dükkanım var elektronik üzerine.
Although he moved to London to take an electronics course at Kingston Polytechnic,
Her ne kadar Kingston Üniversitesinde elektronik dersleri almak için Londraya taşınsa
You know, John, I know you like to play make-believe, that you're some kind of military tough guy, but the truth is that you're just a schmuck that works in an electronics store.
Bak John, burada askercilik oynamayı çok sevdiğini biliyorum Ama işin aslı sen de elektronik mağazasında çalışan bir ahmaksın. Bizim gibi.
22 years old Nayir Soner, an electronics specialist who was suspected of assembling the bomb.
Ermeni kökenli Türkiye vatandaşını, 22 yaşındaki elektronik uzmanı olan Nayir Söneri( Nayir Souner) polis bir süre sonra Marsilyada hapsetmiştir.
Results: 70, Time: 0.0421

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish