BACKHOE in Turkish translation

• kepçe
• bekho
• kepçeyle
• kepçeyi
• bir kazıcı

Examples of using Backhoe in English and their translations into Turkish

That must be the backhoe I rented to dig Carol's pool.
Carolın havuzunu kazması için kiraladığım iş makinesi olmalı.

One night, while he's up in the sky he looked at that backhoe, asked himself.
Bir gece uçmuşken yıldızlara baktı beko lodere, sordu kendine.

Concrete saws and a backhoe.
Beton testeresi ve bir kepçe.

Whoever dug this up probably used a backhoe.
Bunu kim yaptıysa, muhtemelen bel kullanmıştır.

we could use another backhoe.
bir tane daha vinç kullanabiliriz.

Heavy equipment, including a backhoe, All right? were brought in to dig through the thick brush and marsh?
Yoğun çalılar ve bataklığı kazmak için kepçe dâhil ağır ekipman getirildi. Tamam mı?

Would have been quite a slog, even with that backhoe. Digging up a grave at this time of year.
Yılın bu zamanında bir mezarı kazmak, o kepçeyle bile, zahmetli bir iş.

Finally, on site, right now we are building a water line at factory farm and so this backhoe attachment allows us to quickly dig a trench.
Son olarak, şu an yerleşkede fabrika çiftliğinde su hattı inşa ediyoruz ve bu kepçe eklentisi çabucak bir hendek kazmamızı sağlıyor.

We need 200 pounds of dirt over here right now, and we're gonna use that backhoe to get it.
Buraya hemen 90 kiloluk toprak getirin. Şu kepçeyi kullanabiliriz.

Digging up a grave at this time of year would have been quite a slog, even with that backhoe.
Yılın bu zamanında bir mezarı kazmak, o kepçeyle bile, zahmetli bir iş.

marsh. All right? Heavy equipment, including a backhoe.
bataklığı kazmak için kepçe dâhil ağır ekipman getirildi.

all I did was order a backhoe, and it came with a guy who runs it.
tek yaptığım bir kepçe sipariş etmek oldu ve sürücüsü de yanında geldi.

One night, while he's up in the sky he looked at that backhoe, asked himself.
O kadar o beko baktı gökyüzünde iken bir gece, kendine sordu.

high school that night, and I thought it would be fun to drive the backhoe.
liseye yakın bir yerde çalışıyordum… ve traktör sürmenin eğlenceli olduğunu düşündüm.

Bulldozers and backhoes were used to transform a dairy pasture near Sydney to re-create the Okinawa battlefield.
Buldozer ve kazıcılar, Sidney yakınlarındaki bir mandıra otlağını, Okinawa savaş alanını yeniden oluşturmak için dönüştürmede kullanıldı.

And a backhoe.
Ve birde kazıcı.

I kind of drove a backhoe into their swimming pool.
Yüzme havuzlarının içine bir çeşit kepçeyle girdim.

Yeah, I just need a backhoe, a hauler.
Evet, kepçe ve çekici lazım bana.

I mean like a dump truck and a backhoe.
Yani bir çöp kamyonu ve bir kovalı kazıcı.

I say we pull the backhoe around, dig a hole.
Kepçeyi arkaya çekip çukur kazalım derim.