CAN OF in Turkish translation

• konserve
• kutusu
• bir bidon
• teneke
• konservesi
• kutusunu
• kutu

Examples of using Can of in English and their translations into Turkish

Tom just drank the last can of beer.
Tom sadece son bira kutusunu içti.

Can of beer.
Kutu bira.

I just opened a can of soup.
Yeni çorba konservesi açtım.

I opened a can of pork and beans. I'm sorry.
Özür dilerim. Domuz eti ve fasulye konservesi açtım.

Mrs. Faley went ahead and dropped a can of tomato sauce in aisle five, Bob.
Bayan Faley… beşinci koridorda domates konservesi düşürmüş. Bob.

I will just open a can of soup.
Bir çorba konservesi açarım.

You didn't really get her a can of mace did you?
Yaptığım topuz kutuyu gerçekten almadın mı?

How many rounds? I just opened my last can of ammo?
Az önce son kutuyu açtım. Kaç mermi?

You opened this can of worms, Jackson.
Bu solucan konservesini sen açtın Jackson.

Who? I have opened the can of worms for you.
Kim? Kurtlu konserveyi sizin yerinize ben açtım.

I have opened the can of worms for you. Who?
Kim? Kurtlu konserveyi sizin yerinize ben açtım?

Because they found a fingerprint on a can of paint thinner in the bathroom in the club.
Çünkü kulübün banyosundaki bir tiner kutusunun üzerinde parmak izi buldular.

We believe… only in a can of meat.
Biz sadece et konservesine inanırız.

I sit in a can of farts all day long.
Bütün gün osuruk konservesinde oturuyorum.

Wonder what can of worms we're opening now.
Bakalım şimdi pandoranın kutusundan ne çıkacak.

And a can of black marine paint.
Ve bir kutu siyah denizci boyası.

You know, canopy, can of.
BiIirsin, tenteIi, danteIIi.

He's got a spare can of fuel.
Yedek benzin bidonu almış.

Two bottles of Korean energy drink and a can of sports drink.
Şişe Kore enerji içeceği ve bir şişe de sporcu içeceği.

When you get down to that last can of beans, you're gonna be loving those frog legs, lady.
Son konserve fasulye de bitince ayıla bayıla yersiniz, hanımefendi.