Examples of using Devon in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Did you and Devon ever argue?
Devonla hiç tartıştınız mı?Zapata having to convince Devon to go with her in the first place.
Zapata onun huyuna giderek Devonu ikna etmek zorunda.I gave Devon a key. What the hell's going on?
To meet Devon.
Devonla görüşmek.On August 7 at Hardcore Justice, Dinero defeated Devon in a Bound for Glory Series match.
Ağustos, Hardcore Justicede Dinero, BFG maçında Devonu yendi.These are my girls… Devon and Teagan.
Bunlar benim kızlar, Devonla Teagan.Jimmy was one of the last people to see Devon alive. Stay objective.
Objektif kalmalısın. Jimmy, Devonu canlı gören son kişi.He's been in bed with Devon this entire time.
Bu zamana kadar Devonla birlikte çalışıyordu.But the captain, he put me and Devon on the front door.
Fakat yüzbaşı, beni ve Devonu ön kapıya koydu.Leferts kills Devon.
Lefferts, Devonu öldürüyor.Talk to Devon. Come on!
Hadi. Devonla konuş!And I assume did wonders for Devon tourism.
I'm very pleased with Devon.
Ben Devondan çok memnunum.I don't know who Devon is, and I don't know who you are.
Devonun kim olduğunu bilmiyorum, ve senin de kim olduğunu bilmiyorum.She grew up on a farm near Tavistock, Devon.
We know Devon would visit Kent's grave,
Devonun Kentin mezarına gittigini biliyoruz.Something Devon knew about.
Devonûn bildigi birşey.That could explain why Devon was fighting.
Devonun neden dövüştüğünü açıklayabilir.Zapata also mentioned that Devon met her longtime boyfriend at the range.
Zapata ayrıca Devonun uzatmalı sevgilisiyle poligonda buluştuğundan bahsetti.Devon has family in London.
Devonun Londrada ailesi var.
