FLAMMABLE in Turkish translation

['flæməbl]
['flæməbl]
yanıcı
flammable
combustible
incendiary
lighter
residic
highly inflammable
yanabilir
can burn
flammable
might burn
it may be painful
tutuşan
holding
yanabilen
flammable

Examples of using Flammable in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I'm so important and flammable.
Ben çok önemli ve yanıcıyım.
However, is toxic and flammable.
Asit katranları toksik ve yanıcıdır.
All we talked about was flammable cheese.
Tek konuştuğumuz konu, alevli peynirdi.
It's highly reactive and flammable.
Oldukça reaksiyon verir ve yanar da.
This one is highly flammable.
Bu çok kolay tutuşur.
It's leaking out flammable hydrogen.
Hortumundan kurtulmuş.- Hidrojen sızdırıyor; yanıcıdır.
Flammable polar bear.
Kutup ayıları yanmıyor.
The key points for making a fire are airflow creation and flammable tinder.
Ateş yakmanın kilit noktası, hava akımı yaratmak ve yanıcı bir madde bulmak.
Knows that sugar's flammable. Anyone who's ever roasted marshmallows.
Marshmallow kızartan herkes… şekerin yandığını bilir.
This butane's flammable.
Bu bütan yanıcıdır.
Vertigo's flammable in its liquid state.
Vertigo sıvı halde yanıcıdır.
Couldn't find a less flammable time of day to take a stroll?
Yürüyüşe çıkmak için günün daha az yakıcı bir saatini bulamadın mı?
So, this flammable house belongs to one of Lola's other fabulous clients, who is currently shooting a pilot in Toronto.
Ne diyordum, bu yanabilir bir ev ve Lolanın şu birbirinden müthiş müşterilerinden birine ait. Ve şu anda Torontoda bir deneme filmi çekiyor.
The flammable hydrogen that way, but we need a way to push the button.
Şimdi, bunu yanıcı hidrojen gazını o tarafa boşaltmak için kullanabiliriz…
He researched and discovered methane after reading a paper by Benjamin Franklin of United States on"flammable air.
Amerikalı Benjamin Franklinin“ yanabilen hava” makalesini okuduktan sonra metanı keşfetti ve İtalyada dikkatli bir şekilde metan aradı.
The flammable hydrogen that way, Now, uh,
Şimdi, bunu yanıcı hidrojen gazını o tarafa boşaltmak için kullanabiliriz…
lightning ignited the flammable liquid of one of the counters.
yıldırım yanabilir sıvı sayaçlardan bir tanesi yaktı.
Until an explosion occurs. the heat energy will spread instantly in a domino effect… In an environment with flammable particles increasing the surface area.
Yanıcı parçacıkların bulunduğu ve yüzey alanını artıran bir ortamda, Bir patlama meydana gelene kadar. Isı enerjisi bir domino etkisiyle anında yayılır.
It's a way to spread fire from wherever it starts to other flammable materials already there, right?
Yangını başladığı noktadan diğer yanıcı maddelere ulaşarak yayılmasını kolaylaştırmanın bir yolu, değil mi?
So I'm gonna rig one side of the house with flammable materials and then the other side with flame-resistant type stuff.
Ben de evin bir tarafına yanıcı maddeleri koyacağım diğer tarafına ise ateşe dayanıklı şeyleri.
Results: 179, Time: 0.0537

Top dictionary queries

English - Turkish