FRYING in Turkish translation

['fraiiŋ]
['fraiiŋ]
kızartma
fry
roasting
kızarmış
roasted
fry
flush
kızartmak
fry
roasting
kızartmasına
fry
roasting
kızarttın
fry
roasting
kızartıyor
roasted
fry
flush
kızaran
roasted
fry
flush
kızartarak
roasted
fry
flush

Examples of using Frying in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Out of the frying pan, into the fire.
Kızaran tavanın dışına, ateşin içine.
Salma Hayek, the frying pan, and go right into the fire.
Tavuk kızartması Salma Hayek. Ama onu da ateşe verdim.
There's plump rabbits waiting for the frying pan.
Tavada kızartılmayı bekleyen tavşanlarımız var buralarda.
Can you smell the chicken frying?
Tavuk kızartmasının kokusunu alabiliyor musun?
There's a chicken frying itself in the library.
Kütüphanede kendini kızartan bir tavuk var.
Keep frying your ass and shut your hole!
Poponu kızartmaya devam et ve çeneni kapat!
How do you feel about frying your daughter some eggs,
Kızına yumurta kızartsan nasıl olur? Ben
Frying pans with coagulating grease.
Kızarmaktan kararmış tavalar.
I don't blame you for frying me.
Beni kızartmaya çalıştığın için seni suçlayamam.
But it's best for frying chicken. Crisco.
Ama en çok tavuk kızartmada işe yarar. Crisco.
Crisco. But it's best for frying chicken.
Ama en çok tavuk kızartmada işe yarar. Crisco.
Can you smell the chicken frying? Hello.
Tavuk kızartmasının kokusunu alabiliyor musun?- Hello.
I will watch you frying, Aaron!
Seni kızarırken izleyeceğim, Aaron!
You just left the frying pan there like that? It's tasty?
Çok lezzetli. Et kızartıp tavayı öylece ortada mı bıraktın?
After three hours of frying cheese, we finally got our magic sandwich.
Peynirleri kızarttıktan 3 saat sonra, Sonunda sihirli sandviçlerimizi aldık.
Be careful the cheese doesn't melt and leak out while frying.
Kızartırken peynirin eriyip akmamasına dikkat edin.
Good frying!
İyi kızartıyorlar!
I got some chicken frying on the stove.
Ocakta biraz tavuk kızartması var.
Today, I will teach you frying.
Bugün sana kızartmayı öğreteceğim.
At least the colonel left this world frying.
En azından bu dünyayı kızararak terk etti.
Results: 216, Time: 0.0889

Top dictionary queries

English - Turkish